Papa’nın uçağı

29 Mayıs 2015 Cuma

Toplumun kaç gündür Papa’nın olmayan uçağı ile uğraşmasına tam anlamıyla, “abesle iştigal” denir. Önderi olduğu toplumu, kişiliğinin çekiciliği ile, potansiyelinin uç sınırına kadar çekerek, büyük emeller peşinde koşturmayı beceren liderdeki pırıltıya karizma diyoruz.
Peki, lideri olduğu toplumu abesle iştigal ettiren lideri hangi sıfatla nitelemek gerekir?
Papa’nın uçağının, gündemimize düşmesi, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in Mercedes makam arabası yüzünden oldu.
Garip yurttaş yokluk içinde sürünürken Diyanet İşleri Başkanı’nın yurttaştan kesilen vergilerle alınan Mercedes makam arabasında saltanat sürmesi, insanları rahatsız etti. Bu rahatsızlığı Diyanet İşleri Başkanı da içinde hissetmiş olmalı ki, makam aracını iade edeceğini açıkladı.
Tayyibanizmin önderi ise herkese inat, Diyanet İşleri Başkanı’na zırhlı bir Mercedes tahsis edeceğini ve Sayın Görmez’in yurtdışı gezilerine devletin özel uçaklarından biriyle gitmesine karar verdiğini açıkladı. Emsal olarak da Papa’yı gösterdi. Tayyip Bey’e göre, Diyanet İşleri Başkanı’nın özel uçağı olan Papa’dan ne eksiği vardı ki?
Böylelikle sık sık Osmanlı’ya öykünen, Tayyibanizm, bu kez de Papa’ya özenmişti.

***

Ama benzetme yakışıksız ve yanlıştı.
Papa Katoliklerin dini lideriydi. Etkisi sınırlarıyla kıyaslanmayacak kadar büyük Vatikan Devleti’nin önderiydi. Tarih boyunca, nice krallar atamış, nice krallar azletmiş, fanileri gereğinde aforoz ederek Tanrı’nın nurundan yoksun bırakma yetkisine bile sahip, yaşayan fanilerin en birincisi, Allah’ın yeryüzündeki elçisi olan, yüzyıllar boyu Haçlı orduları kurup bozan, gerektiğinde cennetin anahtarlarını kiliseye bağış karşılığı satan bir üstün yaratıktı Papa.
Ve dünyada, demokrasi mücadelesi, krallardan önce bu papalara karşı verildi. Papalar yendikçe demokrasi kaybetti, papalar yenildikçe demokrasi kazandı.
Velhasıl kendine özgür bir yaratık ve kurumdu Papa.
Garip Diyanet İşleri Başkanı ise, bin bilmem kaç sayılı yasaya uygun olarak, ataması yapılan, günü gelip emekliye ayrıldığında, maaşını emekli sandığından alan bir devlet memurudur.
Devlet memurlarının henüz ruhani sıfatları olmadığından din hizmetlerini görmekle yükümlü devlet kurumunun başı olan Diyanet İşleri Başkanı’nın da herhangi bir ruhani sıfatı bulunmamaktadır.
Papalığa özenip Diyanet İşleri Başkanı’nı Papa ile kıyaslamak hiç yakışık almıyor.

***

Kaldı ki, benzetme yanlış. Çünkü Tayyip Bey’in ileri sürdüğü gibi Papa’nın uçağı yok.
Papa göklere çıkarken, ruhani sıfatını veya araçlarını kullanmıyor, Alitalia’nın dünyevi aygıtlarını kiralayıp onlarla tırmanıyor göğe.
Örneğin Vatikan Devleti’nin başı Papa Türkiye’ye gelirken parasını ödeyip, Alitalia’dan bir uçak kiralamış, onunla gelmiş, Papa’ya refakat eden gazeteciler ise, aynı uçağa ücret vererek binmişler, yolculuk için 1500 dolar ödemişler.
Şimdi Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e devlet uçağı tahsis edilirse, gazeteciler de o uçağa alınacaklar mı?
Alınacaklarsa eğer, katılacak gazeteciler hangi ölçütlere göre belirlenecek?
Onlar da, bu uçuşa katılmak için Papa’ya refakat eden gazeteciler gibi ücret ödeyecekler mi? Yoksa Tayyip Bey’in gezilerinde olduğu gibi bedelsiz mi binecekler?
Hoş o “gazeteciler!” sanıldığı gibi o uçağa bedelsiz binmiyorlar, öylesine ağır bir bedel ödüyorlar ki, her insan onu ödeyemez.
Görüyorsunuz Tayyibanizm Türkiye’yi nasıl abesle iştigale zorluyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları