Seçim sonucu ne olursa olsun...

08 Haziran 2015 Pazartesi

En zor köşe yazısı seçimi izleyen gün, yani bugün yayımlanacak olanıdır. Çünkü yazıyı kaleme alırken seçim sonuçlarını bilmezsiniz, oylar henüz atılıyordur.
Olsa olsa tahminlerinizi ya da nasıl bir seçim yaşanarak bu sonuca gelindiğini değerlendirebilirsiniz. Evet nasıl bir seçim yaşadık?
- Seçimler adil ve demokratik değildi. İktidar partisi ve muhalefet partileri eşit koşulların çok uzağında kaldılar.
Sadece Türk halkı değil uluslararası kuruluşlar da bu gerçeği gördüler. Raporlar yayımladılar, açıklamalar yaptılar, gözlemciler gönderdiler.
- Seçim sonuçları sadece “Türkiye’nin iç dengeleri ve iktidar değişimleri bakımından değil, küresel güçlerin bölgesel hesapları ve BOP bakımından da çok önemlidir.”
Bu nedenle herkes, “bu seçim başka seçim, aman herkes çok dikkatli olsun” demek gereksinimini duydu.
- Seçim gününe kadar herkes “seçim güvenliği konusundaki kuşkularını dile getirdi.” Çünkü bütün taraflar için bu bir “olmak ya da olmamak” sorunuydu.
Olasılıklar mı?
Neleri tartışarak bugüne geldik?
- AKP tek başına iktidarda kalabilecek mi?
- Yeterli oyu alamaz ise “koalisyon ya da azınlık hükümetleri olasılıkları nasıl oluşur?”
- AKP bölünür mü?
- Amerika ve ona yakın çevreler seçim sonrasında nasıl bir tutum alacaklar?
- Halkın sağ duyusu seçim sandıklarına, Türkiye’de demokrasiyi düzeltecek ve geliştirecek oranda yansıyacak mı?
- Tek adamlık ve parlamenter sistem arasında oylar nasıl dağılacak?
- Seçim sonuçları, Türkiye’nin üniter yapısı ile federatif (ve ayrılıkçı) olasılıklar arasında nasıl bölüşülecek?
- AKP’nin iktidarı ve Kürdistan projesi bağlamında AKPHDP koalisyonu olur mu?
Bütün bunlar demokrasi, üniter yapı, küresel güçlerin bölgesel hesapları bakımından farklı sonuçlar doğuracaktır.

Ne yapacağız?
Bugün çıkan sonuçlara göre (sonuçlar ne olursa olsun) halkımız ve ilgili çevreler meseleye şöyle bakmak zorundayız;
- Türkiye “demokratik düzene yeniden dönmek zorundadır.”
- Bütün partilerin, sivil toplum örgütlerinin (ve halkın) bu doğrultuda hareket etmesi gerekir.
- “Her ne pahasına olursa olsun Ben” diye bakmak yalnız ülkeyi değil o grupları da felakete götürür.
- Türkiye dinler, mezhepler ve cemaatler çatışması ortamından kurtarılmalı. Tarihte en kanlı çatışmaların din ve mezhep kavgalarından kaynaklandığı açık bir gerçektir.
Türkiye artık yeni bir çatışma ortamını kaldıramaz. Demokrasi ve refahtan daha da uzaklaştığımız zaman “Türkiye gemisinin” içindeki herkes, her kesim zarar görecektir. Bunun kazananı olmayacaktır. Tipik bir azgelişmiş ülke benzeri, bu kısırdöngünün içine saplanmamak durumundayız.
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’le birlikte 20. yüzyılın ilk çeyreğinden bugüne kadar dünyaya örnek olmuştur. Bölgenin, uygarlık yolunda ilerleyen tek ülkesidir.
Artık daha fazla hata yapacak lüksümüz kalmamıştır. Herkesin bunu iyi anlaması gerekir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları