Kin politikasına devam

11 Haziran 2015 Perşembe

Hayali Christiane Amanpour röportajı ile tanınan Takvim gazetesi; Nişantaşı-Şişli-Bebek hattındaki “Beyaz Türkleri”, 1. sayfanın tümünü kaplayan manşetinde dün “Bakın işte HDP’ye oy verenler bunlar!” edasında teşhir ediyordu.
“Kürtçe şarkıya bile tahammül edemeyenler, AK Parti’ye karşı birleşti” diyen gazete manşet haberinde devam ediyordu:
“Nişantaşı’nın en gözde caddelerinde bütün CHP oyları HDP’ye gitti. Millet, şaşkınlıkla izledi… CHP rolünü abarttı. Nişantaşı’nın Abdi İpekçi, Rumeli, Mim Kemal Öke, Halaskârgazi ve Valikonağı’nda oyları HDP’ye akıttı. HDP o semtlerden tam 8 bin oy aldı. Şişli’de yüzde 21.1’le üçüncü parti çıktı… Avrupa’nın en pahalı semtindeki değişim herkesi şaşırttı.”
“İstanbul’da kim HDP’ye oy verdi”nin çetelesini tutuyorlar…

Sokak sokak neredeyse şüpheli hanelere çarpı koyacaklar.
Oylar, dünyanın en yüksek ve en adaletsiz seçim barajı sayesinde “hormonlu çoğunlukla” AKP’ye gidince “Şapur şupur yarabbi şükür milli irade!” oluyor.
Etiler, Şişli, Nişantaşı… HDP deyince -Takvim ifadesiyle-“Yaman çelişki!”…
2015 yılında “yüzde 10” barajı gibi bir barajı muhafaza etmeye kalkışmak çelişki değil. Çağdaş demokrasiyle bağdaşmayan barajı yıkmak “çelişki” oluyor…

Yenilgiyle yüzleşmeyince
Yandaş basının havası buysa, “muktedir”in havası da budur.

Kendisi henüz esip üfürmediği için doğrudan konuşamıyoruz ama postacılarının mesajlarından, ruh hali hakkında fikir sahibi olabiliyoruz.
Mehmet Metiner dakika bir, gol bir sandıklar açılınca; “Gezi’de yapamadıklarını sandıkta yaptılar!” demedi mi?
Burhan Kuzu; “Bu oyu hak etmedik; hizmetin karşılığı bu olmamalıydı. Her toplum layık olduğu irade ile yönetilir. Kendi düşen ağlamaz!” diye ilave etmedi mi?
Bu göstergelerden iktidar çevrelerinde sağlıklı analizlerin yapılmadığını anlıyoruz.
Cumhurbaşkanı ve çevresinde “Neden bu sonucu aldık? HDP’nin barajı parçalamasına hangi tavrımız neden oldu” sorularına dürüstçe yanıt arayan bir danışman/yardımcıyı göz önüne getirebiliyor musunuz?
Böyle birileri olsa dahi Erdoğan’a dönüp “2011 sonrası konjonktürü yanlış okudunuz. Arap baharında çuvalladınız. Mursi ve Müslüman Kardeşler’e sponsorluk yapmanız, Suriye’de savaşa müdahil olmanız, sınırları eleğe dönüştürmeniz yanlıştı. Bu politikalar bizi yalnız bölge ve dünyada yalnızlaştırmakla kalmadı; yurtta da zora soktu. HDP’nin rekor kırdığı Güneydoğu’da Suriyeli mültecilerden şikâyet etmeyen kent yok. Yetmezmiş gibi Kobane’de tavrınız Kürtleri darılttı. Doğuda bunlar olurken… Batıda HDP’ye yönelen çevreler, sizin ‘ayrıştırıcı’, ‘ötekileştirici’, ‘kutuplaştırıcı’ söylemlerinizden bunaldı. ‘Çapulcu’ diye horlanmaktan sıkıldı. 17-25 Aralık krizini, Soma’yı unutmadı; Facebook, Twitter, basına sansürü, gazetecilere baskıyı affetmedi. Aksaray dayatması ve süper başkanlık projesi, ‘mezara dek AKP’anlamında ‘ikinci yarı’ iddiaları, başka çaresi kalmayan kentli üst ve orta sınıf muhalefeti HDP’ye itti!” diyebilir mi?
Sanmıyorum.
Erdoğan’a kimse bunları söylemeyecek. Erdoğan da son dört yılın stratejik hatalarıyla çok büyük olasılıkla hiç yüzleşmeyecek.

Sevinmek için erken
En fazla “Nasıl oldu da HDP’nin ‘parti’ olarak seçime girmesini engelleyemedim”in pişmanlığını yaşayabilir Cumhurbaşkanı: “Nasıl oldu kurander yapacak bu kapı aralığını bıraktım ve bu ceryana maruz kaldım” diyebilir.
Oysa dış basını okuması dahi sonuçtan doğrudan kendisinin sorumlu olduğunu ve Doğu’su, Batı’sıyla yeryüzünde ne müthiş itibar kaybına uğradığını göstermeye yetecektir.
Yalnız Batı değil, Suudi Arabistan’dan Lübnan basınına, Mısır basınından İran basınına… HDP’nin zaferine ve AKP’nin gerilemesine sevinmeyen yok.
Erdoğan’ın sandıkta uğradığı hüsran bunların karşılığı...
Ama öyle anlaşılıyor ki hiç ders çıkartılmayacak ve şimdiye dek tanık olduğumuz “kin ve nefret politikası” ile yola devam edilecek.
“Uçurumun kenarından döndük” diye sevinmek için henüz çok erken!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları