Daldan Dala Bedelli'ye !

11 Kasım 2011 Cuma
\n

Basketbolun İddaa kuponlarında yer alması, bu sporukumar yapar mı? Zor soru değil mi? Pekâlâ! Yanıtlayın bakalım: At yarışı spor mudur, yoksa kumar mı?’ Bu soruyu sokaktaki insan a sorduğunuzda şak diye alacağınız yanıt kumar olacaktır. Öyle ya.. Bu işin altılısı var, ganyanı var, ikilisi var. Oyna oynayabildiğin kadar!

\n

İyi de.. Bu durumda futbol ve basketbol da kumar olmuyor mu? Çoluk çocuk, yaşlı genç, erkek kadın ellerinde İddaa kuponları, hemen her gün bahis oyunlarına para yatırıyorlar. Altı, üstü, ortası... Bas bas paraları Leyla! Bu da kumar değil midir sizce? Birileri spor yaparken başkaları bu oyun üzerine bahse tutuşuyorsa bu onların sorunudur. Futbolun, basketbolun ve at yarışının değil...

\n

Jokeylerin yaşamlarını, çalışma koşullarını, diyetlerini, taktik-teknik hazırlıklarını diğer sporcularla karşılaştırdığınızda ortaya çıkan tablo, onların en az diğer profesyoneller kadar sporcu olduğunu ortaya koyuyor. Atlar da atletler kadar titizlikle hazırlanıyorlar yarışlara... Eee? Bu durumda neden spor sayılmasın at yarışları? Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Atla, biniciyle yapılan atlama yarışları ve dressing kategorisi olimpik sporlar arasında yer alırken milyonlarca izleyicisi olan düz yarışlar neden kumar sayılsın ki? Yarın bir gün birileri konkurhipikler (bizde atlama kategorisine böyle deniliyor oysa Fransızca’da concours hippique = at yarışı) üzerine yasal bir bahis organize ederse bizim ata sporumuz binicilik de kumar mı sayılacak acaba?

\n

İngilizler at yarışlarına kralların sporu (sport of the kings) derken (dikkat edin çok net olarak spor diyorlar, oyun veya kumar filan değil) biz on binlere iş olanağı sağlayan, binlerce gencin zenginlik ve şöhret yolu olarak seçtiği asil bir sporu kumar diye niteleyerek, geçip gidiyoruz. Ah! Bizim at sahiplerinin krallıkları tartışılabilir elbette ama bu jokeylerin sporcu sayılmasını engellememeli...

\n

Sözü şuraya getirmek ve yetkililere şu soruyu sormak istiyorum: Basketbolcularımızın, futbolcularımızın ve diğer tüm milli sporcularımızın yararlandığı, 38 yaşına kadar askerliği erteleyen yasadan, sapına kadar profesyonel sporcu olan jokeylerimiz neden yararlanamıyorlar ki? Korunmaya çalışılan değer aynı değil mi? Kısa spor yaşamının bir sezonunu askerlikte geçirip dönüşte form kaybı, sakatlık, kilo alımı gibi nedenleriyle mesleki veya sportif yaşamları, tehlikeye atmamaya çalıştığınız diğer sporculardan farkı ne jokeylerin? Onlara da tanınabilir bu hak...

\n

Daldan dala atlaya atlaya en güncel konunun tam ortasına düştük galiba: Bedelli askerlik! Yaş sınırı saptanırken diğer kriterlerin yanında ulusal yararın da eklenmesinden yanayım ben. Bir ulusal sporcuyu vatani görevadına askere alarak formundan edip ulusal görevini yerine getiremeyecek duruma düşürmek ne kadar paradoksalsa (ki bu yanlıştan dönüldü); genç yaşta iş güç sahibi olan üretken birini, sırf yaşı genç diye bedelli sınırının dışında bırakmak da bir o kadar çelişkilidir. Askerlik görevini yedek subay olarak Silahlı Kuvvetler Basketbol Takımında (eski Muhafız Gücü) tamamlamış ama dönüşünde bir türlü sakatlıktan kurtulamayarak basketbolu erken yaşta bırakmış, hukukçu bir damdan düşen olarak deneyimlerimi yetkililere aktarmıştım. Bunların, o tarihte sporcular için çıkartılan özel yasaya karınca kararınca katkısı olduğuna inanıyor ve şimdi de şunu söylüyorum: Bedelli çıkacaksa (ki öyle gözüküyor) alt sınır belirlenirken ulusal yarar kriterine de dikkat edilmelidir. Çünkü... Vatana hizmet tek tip değildir!

\n

Not: H.U’ya yanıt, www.basketdergisi.com.tr’de.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk! 11 Mayıs 2020
Mücbir sebep! 24 Mart 2020
Ergin-Larkin 18 Mayıs 2019

Günün Köşe Yazıları