Kıyanlar kurtuldu, kadın ve çocuklar güme gitti...

13 Haziran 2015 Cumartesi

Önce seçim kapışmaları, ardından da seçim sonuçları, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), laiklik ilkesini bir kez daha yok sayan “dini nikâh” kararını neredeyse unutturdu.
Oysa Anayasa Mahkemesi’nin basit bir oranlamaya dayanan tartışmalı kararı, dini nikâh kıyanları kurtarırken kadın ve çocukların güme gitmesine yol açan bir sonuç ortaya koydu.

***

Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini nikâh kıyanları ve kıydıranları cezalandırmayı amaçlayan Türk Ceza Kanunu’nun 230’uncu maddesinin iki fıkrasının anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu.
Anayasa Mahkemesi de özetle “Nikâhsız birlikte yaşayanlar cezalandırılmazken, dini nikâhla yaşayanların cezalandırılmasını eşitlik ilkesine aykırı” bularak fıkraları iptal etti.
İki eylem arasında nasıl bir benzerlik ya da karşıtlık olduğunu anlamak gerçekten zor.
Çünkü ilkinde özel bir anlaşma var ama nikâh yok. Sayıları da çok sınırlı. İkincisinde ise aile baskısının da devreye girdiği zorlamanın söz konusu olabileceği, hukuksal sonuç doğurmayan bir nikâh söz konusuydu. Bunu engellemenin amacı da kadının ve ortak çocukların kişisel çıkarlarını korumaktı.

***

Benzer bir başvuru, önceki Türk Ceza Yasası döneminde de yapılmış ve AYM tarafından oybirliği ile reddedilmişti.
Ret gerekçesi de hem anayasaya hem de Yurttaşlar Yasası’nın (Medeni Kanun) evlilikle ilgili maddelerine dayanıyordu.
“Ne değişti de mahkemenin görüşü değişti?” derseniz hukuksal ve mantıksal bir yanıt vermek zor.
Aksine anayasaya önce (07.05.2004) “kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” cümlesi, ardından da (12.09.2010)
“Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” cümlesi eklendi. Son değişiklikte “çocuklar için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz” denilerek koruma güçlendirilmiş oldu.
Dini nikâhla kurulan evlilik kocanın “boş ol” demesiyle yıkılıyor. Oysa resmi nikâhı yok saymak ancak yargı kararına bağlı. O da son değişikliklerle büyük ölçüde zorlaştırılmış durumda.

***

Guguk devletine geçiş döneminde Anayasa Mahkemesi’nin kararları da yok sayılır oldu.
Örneğin Anayasa Mahkemesi’nin kamuda türban bağlanmasına geçit vermeyen onca kararı varken ve bu kararlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da hukuka uygun bulunmuşken bir yönetmelikle yok sayılıverdiler ve arkası da getirildi.
Aynı yaklaşım son karar için de geçerli olabilir. Laiklik ilkesinin de yok sayıldığı karar zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından da itiraza uğradı.
Koalisyonun düzeltmesi gereken sakıncalı durumlardan biri de, dini nikâh kıyanlarla kocaları korurken, kadınları ve çocukları elleri böğründe bırakan bu karar olmalı.
Yoksa çocuk gelinlerin daha da arttığı, nesebi gayri sahih (yasal olmayan bir birleşme sonucu doğan) çocukların kayıt altına alınması için yasaların çıkarıldığı günlere dönmek kaçınılmaz olur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları