Strasbourg'dan Türk Sinemasına Bakış

17 Aralık 2011 Cumartesi
\n

\n\n\n

STRASBOURG - Avrupanın en eski Türk sinema festivali olan Strasbourgdaki Türk Sinema Günleriçeyrek asrı geride bırakmak üzere

\n

Festivalin kurucusu ve Türkiyenin ilkEurimagestemsilcisi olan Faruk Günaltay, elindeki sınırlı imkânlarla bu yıl bazı yenilikler getirmiş...

\n

Dünyanın beş müze sinemasından sayılan kent merkezindeki tarihi Odysseesalonunda 23. yılına giren festival; şimdiye dek olduğu gibi bundan böyle sadece 15 günle sınırlı kalmayacak, ocak ortasına dek uzayacak.

\n

Labirent”, “Ay Büyürken Uyuyamamgibi vizyona yeni giren filmler; Türkiye ile neredeyse eşzamanlı olarak etkinlikte seyirci karşısına çıkacak...

\n

Kentin görkemli meydanı Place Kleberin yanında Türk filmlerinin afişlerini görmek bile insanın içini ısıtıyor: Bir Zamanlar Anadoluda”, “Kaybedenler Kulübü”, “Hoşça Kal Yarın”, “Yaşamın Kıyısında”, “Oğul”, “Gölgeler ve Suretler”, “72. Koğuşgibi filmler, şenliğin filmleri arasında.

\n

Türkiyede kaçırdığım listedeki son dört filmi, bu festivalde yakaladım.

\n

Fatih Akının filmi Yaşamın Kıyısındayı tarife gerek yok. Sineması, temposu ve oyuncularıyla her zamanki gibi ustabir yapıt ortaya koymuş Akın...

\n

Zaim’in en iyi filmi

\n

Derviş Zaimin Gölgeler ve Suretleri ile genç sinemacı Atilla Cengizin Oğulfilmleri beri yandan, benim için Strasbourgun sürprizleri oldu

\n

Gölgeler ve Suretler”; -“Tabutta Rövaşata dahil!- Zaimin en iyi filmi.

\n

Kuzey Güneydeki Simaykarakteri ile ünlenen Hazar Ergüçlü; bu filmde ilk kez Ruhsarrolü ile kamera önüne geçmiş. Ergüçlüyü kısaca Zaim keşfetmiş. Filmde sivilceli bir yeniyetme kızı canlandıran Hazar Ergüçlü muhteşem oynuyor.

\n

Gölgeler ve Suretlerin tek kozu Hazar Ergüçlüden ibaret değil. Politikanın kalın hatlarıyla bakılan Kıbrıs sorununu”, Zaim bu defa yalnızca küçük insanların yaşamları üzerinden, gölge oyunu Karagöz-Hacivatalegorisini kullanarak irdeliyor.

\n

Zaimin Gölgeler ve Suretleri gibi Oğulda aynı şekilde, Kürt sorununaolayların ağırlığı altında ezilen küçük insanların yaşamlarıyla yaklaşıyor. Gölgeler ve Suretlere can veren Ergüçlü gibi bu filmde de genç oyuncu Enes Atış, Tuncelide Kürt sevgilisini aramaya giden Karadenizli şuursuz genç rolünde harikalar yaratıyor.

\n

Tuncelinin sıradan bir kent olmadığının farkında değil Soner rolündeki Atış. Sevgilisinin yaşadığı Tunceliye, bir Karadeniz kasabasından yola çıkan apolitikSoner, kendisini bekleyen acı sürprizlerden habersiz. Kasabada fındık toplarken tanıştığı sevgilisinin hayalini kurup, ona kavuşmak istiyor sadece

\n

Tunceliye varana dek yol boyu önüne çıkan her yabancının; kendisine Askere mi gidiyorsundiye sormaları ve bu soruya gencin verdiği her Hayıryanıtına karşılık muhataplarının şaşkınlıkla tekrar tekrar Akıllı ol! Yol yakınken dön!uyarıları yapmaları; Asker değilsen orda ne işin vardiye sormaları, unutulmaz birer kara mizah örneği olarak belleklerimize kazınıyor.

\n

Oğulun ilk bölümü bir yol filmi olarak çok başarılı. Sonerin babası ile oğlu dağa çıkan bir Kürt babanın trajik karşılaşmasını anlatan ikinci bölüm ise biraz durağan ve yetersiz. Ama bir ilk yapıtolduğu düşünüldüğünde, Oğulun yönetmeni Atilla Cengiz umut veriyor

\n

23 yıldır olduğu gibi Strasbourgda bu yıl da Türk filmleri şenliğibir medeniyetler ittifakıpenceresi açtı. Odysseede gittiğim her seansta -misal!- 500 bin okuru olan Dernieres Nouvelles DAlsacegazetesinin genel yayın müdürü Dominique Jung ile karşılaştım

\n

Medeniyetler çatışmasının kasıp kavurduğu Fransada bu, Türkiye için küçümsenmemesi gereken bir kartvizit.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları