Eco’dan Erdoğan’lı internet ayarı

25 Haziran 2015 Perşembe

“Gülün Adı”nı bilirsiniz... Dünyada “en çok satan 100 romandan biri” olan Umberto Eco’nun kitabı, halkın eline geçmesin diye bir ortaçağ manastırında gizlenen “el yazmalarını”; yani bunların sansürünü anlatır...
Eco, kitapta manastırda saklanan “el yazmaları” ile ilintilendirdiği cinayetleri konu eder.
“Bilgiye erişimin engellenmesiyle” korunan iktidar ile “yasak bilgiyi elde geçirmek için göze alınan mücadeleyi” serüvenleştirir.
Anlatılan karanlıkla aydınlığın mücadelesidir...
Dünya çapındaki ününü sansür karşıtı bu eserle yapan ortaçağ uzmanı tarihçi, düşünür, dilbilimci Eco, şimdi “Twitter”da abuk subuk yorumlara savaş açtı.
Mezun olduğu Torino Üniversitesi’nden geçende “iletişim ve iletişim araçları kültürü” konusunda fahri doktora alan yazar, o törende lafı hiç eğip bükmeden “Önce televizyon vardı. Köyün aptalını önce TV parlattı” diye söze girdi:
“İzleyici, böylece kendisini üstün olarak hissetme duygusunu tattı. Şimdi internet de köyün embesilini (mutlak!) gerçeğin sahibi kılıyor.”

‘Embesiller ordusu’
Sosyal medyayı “embesil/budalalar ordusu” yaratmakla suçlayan İtalyan düşünür; “Eskiden kahvede ikiüç bardak şarap içtikten sonra konuşan köyün budalaları olurdu. Ama bunları birileri hemen frenleyip sustururdu. Sosyal medya şimdi budala ordularına söz hakkı veriyor. Sonra bu insanların kestiği ahkamla Nobel ödüllü bir aydının sözü aynı Twitter terazisine vuruluyor. Konuşan ahmak mıdır, Nobel midir.. bilmiyorsunuz!”
Eco’nun sözleri anında “tt” oldu ve “sosyal medya”yı salladı.
Çizmenin yaşayan en büyük aydınlarından sayılan Eco “elitçilik”le suçlandı.
Yaşamını “iletişim evreni” üzerinde düşünmeye ve eserler vermeye adayan büyük filozof; sosyal ağlarda herkesi “köyün delisi” ilan etmek ve sosyal ağları hiç anlamamakla suçlandı.
Eco’nun eleştirdiği konu oysaki sosyal ağların kendisi değil; insanları çoğu zaman “Bu neyin kafası?” diye düşündürten şeyler yazan trollerdi...
 
‘Çin ve Erdoğan için olumlu’
Eco bu nüanslı eleştiriyi yapmadan önce söze aslında “Çin ve Erdoğan Türkiyesi gibi ülkelerde Twitter’ın demokratikleşme etkisine” dikkat çekerek girdi.
İnternet ve twitter’ı “Çin, Erdoğan Türkiyesi gibi ülkelerde fikir dolaşımına katkı sağlayan olumlu bir fenomen” olarak tanımlayan yazar, “Hatta Hitler zamanında Twitter keşfedilmiş olsaydı toplama kampları olmazdı, çünkü haber viral bir hızla yayılırdı diye düşünenler var!” değerlendirmesini yaptı.
Lafı bundan sonra “Twitter”ın “ağzı olan konuşuyor” ortamına getiren Eco, bu bağlamda meseleyi “sosyal ağlardaki embesiller ordusu”na bağladı ve açıl susam açıl! sanal dünyada deprem etkisi yaratan bir tartışmayı tetikledi.
Kimilerince “ortaçağ uzmanı” Eco içinde yaşadığı çağı anlamıyor; “Çobanın oyu ile benim oyum aynı mı?” diye yakınan bizim Aysun Kayacı misali fena halde “ofsayta” düşüyordu.
Bazıları da Eco’nun büyük cesaretle “kral çıplak” dediğini söylediler.
Temmuz ayında görevi bırakacak olan “Twitter” CEO’su Dick Costolo da hem giderayak “Twitter mecrasının arıza tiplerin boşalma aracına dönüştüğünü” söylememiş miydi?
“Hakaret yağdıran kavgacı tiplerle trolleri engelleyemediğimiz için sadık kullanıcılarımızı kaybediyoruz!” uyarısında bulunmamış mıydı?
Bunları hep Leman Sam’ın “akım derken b. diyen”, “Çinlilerin küçük bir kısmı hariç hepsi asalak bitkiler sınıfındadır, kötü ve anormal üreyen mikroplardır, doğa onları halledecektir” tweet’iyle hatırladım.
Söyleyin Eco haksız mı?
 
Sevgili Arcayürek’e veda
Biricik tesellimiz, aşkla bağlı olduğu gazeteciliği son nefesine dek sürdürmesi oldu. Ayakta ölen çınar Cüneyt Arcayürek’in toprağı bol olsun. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları