Yeni-k AB!

18 Aralık 2011 Pazar
\n

2000’lerin başında dünyanın geleceğine yön verme iddiasıyla genişleyen Avrupa Birliği (AB) kendi geleceğini netleştirme arayışı içinde.

\n

Bugünkü tabloyu daha iyi

\n\n\n

değerlendirmek için dünyanın tek kutuplu hale geldiği 1991i kısaca anımsatmak gerekiyor.

\n

Aralık 1991de kutbun bir ucu olan Sovyetler Birliğinin kansız ama çok tozlu bir biçimde çökmesinin ardından, AB ile ABD arasında Moskovanın kapsama alanı içindeki topraklarda etkin olma yarışı başladı.

\n

ABDnin başlıca kozu NATO idi, ABnin ise genişleme. NATO hızla büyüdü, 15 üyeden 25e çıktı. AB de kendi hantallığı içinde çok hızlı yol aldı. Sovyetler çöktüğünde 15 üyeli olan AB, tüm Doğu Avrupayı içine alıp 27ye çıktı. Yine bu süreçte ortak para birimine geçti. Ancak 27 üyeden sadece 17si kendi para biriminden vazgeçip Avroyu seçti.

\n

Bugünkü zorlanmanın kökeninde büyük ölçüde 1991 sonrası, hesabının çok iyi yapılmadığı anlaşılan genişleme var.

\n

***

\n

AB bütünlüğü içinde hesabın iyi yapılmadığını söylesek bile, başı çeken ülkelerin gelişmelerden payını alarak yola devam ettiğini görüyoruz.

\n

20. yüzyıldaki iki dünya savaşının da kökeninde Almanyanın kendine biçtiği rolleri yaşama geçirme arayışı var.

\n

Büyük devletler tarihi hedeflerinden hiç vazgeçmediği için kuşaklar değişse bile hedefe ulaşma çabası devam eder. O yüzden de tarih tekerrür ediyormuş gibi görünür.

\n

Almanya belki de savaşlarla yapamadığını ekonomi ile yapacak. Ancak bu süreçten ABnin yeni mi yoksa yenikmi çıkacağı henüz belli değil.

\n

***

\n

Türkiyenin AB ile ilişkilerini AKP hükümeti çerçevesinde ele alırsak...

\n

AKPnin iktidara geldiği Kasım 2002den 2005e kadar sürdürülen AB politikası ne kadar abartılı ise bugünkü de o kadar sığ.

\n

Elbette AKPnin kendi iktidarını güçlendirme politikası çerçevesinde her iki yaklaşımın da getirileri vardır. Ancak Türkiyenin genel çıkarları açısından baktığımızda tablo bu.

\n

Görünen o ki, önümüzdeki dönemin tartışma konularından biri AB ile ilişkilerimiz olacak. Dileğimiz, çanak tutmakla kafa tutmak arasında üçüncü bir yolun açılabilmesi.

\n

Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucusu.

\n

Türkiye, 300e yakın Avrupa kurumunun eşit katılımlı üyesi.

\n

Bunlar AKP kurulmadan çook önce yaşama geçmişti.

\n

En popüler konudan, futboldan örnek verelim. Şike tartışmalarında dananın kuyruğu Avrupa kupalarındaki temsilde çıkmadı mı?

\n

Aslında ABye tam üyelik süreciyle Avrupa ile ilişkiler aynı şey değil. AKP hükümetinin pek çok konuda yarattığı kafa karışıklığı burada da yaşanıyor.

\n

Türkiye, coğrafyası gereği dünya ile komşu bir ülke. Bu durum bizi köprü de yapabilir merkez de yapabilir. Atatürkün temellerini attığı politika daha çok merkez olma hedefine yönelikti. Doğuda Kâbile kadar uzanan Sadabad Paktının Batıda Zagrebe kadar uzanan Balkan Paktının tarifi buydu.

\n

Ne var ki AKPyi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu tür birikimleri ilgilendirmiyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları