Cansuyu Kredisinin Engelleri...

26 Aralık 2008 Cuma

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Cansuyu Kredisi Desteği Programının ilkine 26 Kasım 2008de biten başvuruya 10.999 işletme 551 milyon YTLlik kredi talep ettiklerini, başvuruların beklenenin üzerinde olması nedeniyle 350 milyon YTLlik bir ek kaynak yaratarak ikinci cansuyu kredisini 17 Aralık 2008 Çarşamba günü devreye soktuklarını, başvuru süresi 19 Aralıkta sona eren ikinci cansuyu kredisine yoğun başvuru beklendiğini açıkladı.

Basit bir hesapla 700 milyon YTL’lik cansuyu kredilerinden yararlanacak toplam işletme sayısı 13 bin civarında olacak. Bakan Çağlayan’ın çabasını asla küçümsemiyorum ancak ülkemizde KOSGEB verilerine göre imalat sanayinde 240 bin KOBİ , TESK’e kayıtlı 1 milyon 903 bin 999 esnaf ve sanatkâr, yaklaşık 1 milyon civarında ise TOBB üyesi bulunduğunu bir kez daha anımsatmakta yarar var.

Geçen haftaki Satır arasındaki Cansuyundan kimler yararlanıyor başlıklı yazıma, İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Bursa, Denizli, Kayseri, Adana ve Konya olmak üzere birçok kentimizden işletme sahipleri mail ve telefonla tuzlarının kuruolmadığı gerekçesiyle cansuyu kredisinden yararlanamadıklarını dile getirdiler...

Neden alamıyoruz sorusuna gelince sorun, özetle üç noktada toplanıyor. Birincisi, KOSGEB tarafından verilen cansuyu kredisi devlet destekleri kapsamında. Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması Hakkında 5458 Sayılı Kanun’un 4. maddesi... Madde içe-riğinde özetle Söz konusu destek, teşvik ve devlet yardımları, ilgili sosyal güvenlik kurumundan borçlulara ilişkin bilgilerin temin edilmesinden sonra sağlanır denmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na geçici 23. ve 24. maddeleri ile de bu hususlar bir kez daha tekrarlanmaktadır. KOSGEB cansuyu kredisi verilmesinde bu hükmü zorunlu ön koşul olarak getirmekte.

İkincisi ise bankalar yasasından kaynaklanıyor. 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 160’ıncı maddesi zimmetle ilgili hükümleri içeriyor. Düzenlemeye göre, geri dönmeyen bir kredi, o kredi kararında imzası bulunan tüm banka yöneticilerini, zimmetsuçlamasıyla karşı karşıya bırakıyor. Banka şube müdürü ve kredi onay makamı, kredi verme koşullarının tümüne uymuş olsa dahi, kredi geri dönmediğinde zimmet suçuyla yargılanabiliyor. Bu suç ise kanuna göre 6 yılla 12 yıl arasında değişen hapis cezalarını öngörüyor. Bankalar sorunlu ya da riskli gördükleri işletmelere Basell II koşullarına uymadığı, kredi notlarının yeterli olmaması, teminat eksikliği gibi gerekçelerle cansuyu kredisine onay vermiyorlar. Bazı bankalar ise portföylerindeki (kâr oranı daha yüksek) kredileri kullandırma gerekçesiyle cansuyuna pek sıcak bakmıyorlar...

Üçüncüsü ise teminat bulmakta zorluklar... İşletmelerin, teminat bulma sorunları da bu süreçte çok önemli. Bu soruna çözüm ise KGF fonuna Hazine’nin nakit katılımıyla güçlü bir kefalet işleyişi kazandırmaktır. SSK, Gelir Vergisi, KDV gibi vergileri ödeme güçlüğü yaşayan işletmelere KGF kefalet sistemi geliştirilerek bu soruna da çözüm bulunmuş olunur.

Hükümet kredi almakta zorluklarla karşılaşan işletmelere engel olan bu sorunlara bugüne kadar çözümler bulsaydı, hiçbir işletme cansuyuna bile gerek kalmadan yaşamlarını sürdürürlerdi...

Bir ilginç bilgi de Anadolu yaklaşımı uygulamasından, Türkiye Bankalar Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre: Kasım sonu itibarıyla 116 KOBİ Finansal Yeniden Yapılandırma Programından yararlanmış.” Bu sonuca göre “Anadolu yaklaşımı”ndan beklentiler, umutlar boşa çıktı. Deyim yerindeyse Dağ fare doğurdu”. Reel sektörün, KOBİ’lerin sorunlarını tam anlamıyla kavramayan çözümler böyle güdük kalabiliyor.

hilmideveli@hotmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları