CHP AKP ile koalisyon yapmalı mı?

29 Haziran 2015 Pazartesi

Önce şu saptamayı yapalım: İktidar ateşten gömlektir... Kapasitesi genişletilemeyen ve üretici kılınamayan, gelir eşitsizliği giderek artan bir ekonomi ve milletin refah düzeyinin artması için büyük talebi... Türkiye’nin içinde ve dışında büyük siyasi iç ve dış gerilimler...
İkinci saptama: Türkiye hâlâ bir “RTE siyasi darbesi”ni yaşıyor. Anayasayı istemediği zaman askıya alan, seçim öncesi de bekleme odası çöplüğüne atan Muktedir’in, egemenliği sürüyor: Anayasaya aykırı bir dizi yasa işlerlikte. Muktedir’e bağlı sulh ceza hâkimlikleri yürürlükte. Düzeltilmesi, ayıklanması ve ayakları üzerine yeniden oturtulması gereken bir yargı ve adalet sistemi. Anayasal özgürlüklerin yürürlüğe sokulması. Eğitimi imam hatipleştirmeye son verilmesi, 4+4+4’ün ve YÖK’ün kaldırılması, üniversiteler üzerinde siyaset zincirinin kırılması, seçim barajının lağvı, siyasi ahlak yasası vb...
Türkiye’nin demokratik gelişiminin önünün açılması... Kürt siyasi hareketinin demokratik düzene eklemlenmesi ve PKK’nin silahlı vesayetine son verilmesi...

‘Önemli olan fareyi yakalamak’
Bunları gerçekleştirecek her türlü hükümetin önü açılmalı. Bu ister CHP-AKP koalisyonu olsun. Önemli olan “fareyi yakalamak”tır. Kedinin siyah veya beyaz olmasının önemi yoktur. Yani her araç, bu amaçlara varmak için kullanılır. Koalisyon, böyle bir araç olacaksa, bunu yapacakların kimlikleri açıkçası beni ilgilendirmiyor. “AKP-CHP koalisyonunu emperyalizm, büyük sermaye, şu veya bu dayatıyor” söylemleri de boş laflar olarak asılı kalır.

***

Üçüncü saptama: Bir koalisyon kurulacaksa, Meclis ilk kez “yasama gücü” özelliğine kavuşacak. Diyelim ki AKP-CHP koalisyonu kuruldu, Meclis’te yolsuzluklar dahil her türlü kararı milletvekilleri alabilir.
Koalisyoncu CHP’nin milletvekillerine, “Hey ne yapıyorsunuz, siyasi etik yasası, yolsuzlukların soruşturulması gibi önergeler, Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenekten pay veren yasanın iptali, sulh ceza hâkimliklerinin kaldırılması gibi eylemlere katılmanın sırası mı” denmesi mümkün değil. Bunlar zaten AKP tarafından “koalisyon şartı” olarak önerilemez. CHP’li milletvekilleri, intikamcı değil akılcı davranışlarla süreci iyi götürebilirler.
AKP bu durumda bile koalisyonu bozabilir! Eğer ortağı, “aman koalisyon bozulmasın, biz de uslu duralım” demezse! Zaten AKP “tam zamanında” koalisyonu bozar!
Dördüncü saptama: Tabii en iyisi AKP’nin azınlık hükümeti kurmasına destek ve Meclis’in yasama güvencesi içinde, istediği yasaları özgürce yapmasıdır. Bu, AKP’nin Meclis’çe denetimi demektir. Bütçe denetimi, Sayıştay denetimi... Yasa yapma özgürlüğü... Tabii AKP bunu ister mi?.. Kalkıp da demez mi ki ben Meclis’in kuklası mıyım?.. Böyle bir gerekçe ile azınlık hükümetinin istifası bile başlı başına büyük siyasi olay olur.

AKP dönemi sonrasını yaşatmalı
Beşinci saptama: Koalisyon tabii ki bir “uzlaşma”dır. CHP’nin tüm programını gerçekleştirmesi beklenemez. Fakat böyle bir koalisyonun “Muktedir Türkiye’sini devam ettirecek” hiçbir tarafı olamaz ve olmamalı. Böyle bir reel görüntü, AKP’nin seçimlerde kaybettiği iktidarını, CHP’nin oyları ve dayanağı ile sürdürmesi demek olur. Topluma her cephede “AKP sonrası dönemi yaşıyoruz” dedirtecek bir eylem içinde koalisyon kurulabilir mi?
CHP “iktidar tutsağı”, “bakanlık tutsağı”, “iktidar olamama” iddialarının tutsağı değil, toplumun, CHP gövdesinin sesinin, demokratik inşa arzusunun tutsağı olmalı.
Koalisyon kurmak, akıllı zamanda koalisyonu bozmak demektir.
Altıncı ve son: Böyle bir koalisyon kurulabilir mi AKP ile CHP arasında! İnanır mıyım, hayır! AKP’nin “geçmiş müktesebatı” buna elverişli olmaz. AKP geçmişini aşabilir mi? Ne zor, olmayacak sorular döşüyorum. Muktedir’sizleşebilir mi Davutoğlu ve AKP? Peki Muktedir’in dışlanabildiği bir AKP, “demokratik içerikte” midir? Bunun için AKP’de bir “devrim” gerekir ki, bunu yapabilecek tek kişi ve bir ekip görünmüyor saflarında...

***

BİR KİTAP
AKP: Siyasal İslam ve Restorasyon
Yazının gelip AKP’ye dayandığı bu noktada, Ergin Yıldızoğlu’nun, seçimlerden hemen önce yazdığı bu kitapçığı ve içindekileri tartışmayı özenle öneririm (Tekin Yayınevi, 93 sayfa). Ergin, ülkemizdeki radikal İslam ve iktidarının geriletilmesi ve ülkeye verdiği zararların restorasyonunu tartışıyor. Önce ele aldığı konu, AKP nedir? Evet nedir bu parti? CHP’yi faşist olarak nitelendiren iktidar destekçisi liberallerle ilişkisi nedir? Hangi kavramlarla ülkenin köktendinci transformasyonu adım adım yürürlüğe girdi?
Diyor ki: İki yapısal özelliği, köklerinin 1900’lerin başına uzanan siyasal İslamın geleneğinde olması ve özelliklerini taşıması... O bir ulusal ve uluslararası ekonomik ve siyasal kriz konjonktürünün ürünü...
Bugün ise AKP’de bir “acaba biz geçici bir olgu muyuz” krizi başladı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları