7 Haziran hiç olmamış gibi…

30 Haziran 2015 Salı

Seçim yeni olmuş, AKP hükümeti sandıkta okkalı bir Osmanlı tokadı yemiş, yeni hükümetin kiminle, nasıl oluşturulacağı kararlaştırılmamış; “savaş”tan ve “Suriye”ye girmekten bahsediliyor…
Sözde yere göğe konmayan “demokrasi” anlayışına bundan daha aykırı bir tablo olamaz.
Gerçek demokrasi olan ülkelerde; “savaş” ve “sınır ötesi müdahale” gibi can alıcı kararların, artık böyle “gidici” ve “son kullanım tarihi geçmiş” bir hükümet tarafından alınması düşünülemez.
Sandıkta biçimlenen iradeye göre önce yeni bir hükümet kurulur. “Yeni siyasi tablo” ve “yeni önceliklere” göre oluşturulan hükümet siyasi sorumluluğu üstlenir.
Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan oysaki, 7 Haziran hiç yaşanmamış gibi yapıyor.
Cumhurbaşkanı “Tüm dünyaya sesleniyorum: Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun orada devlet kurdurmayız!” diyerek yeri göğü inletiyor...
Davutoğlu da en üst perdeden kör gözüm parmağına; “Hükümet olarak şimdi koalisyon çalışmaları içinde evet ikinci nitelikte bir görev yürüttüğümüzü düşünenler olabilir ama biz her tedbiri alırız, devlet kurumları da tedbirin gereğini yapar!” diye meydan okuyor.
Bir yandan “askere Suriye’ye gir emri verildi!” haberleri çıkarken, TSK zamanlamanın sakatlığına çok açık biçimde dikkat çekiyor: Komuta kademesinin bir buçuk ay sonra değişecek olması, seçim sonrası hükümetin henüz kurulmamış olması nedeniyle doğabilecek “siyasi”, “askeri sorumluluk” boşluğuna gönderme yapıyor.
Ama ne gam!
Bunlar, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin bir kulağından girip; ötekinden çıkıyor.
Cumhurbaşkanı ve başbakanın, geçiş döneminde bu açıklamaları yapmaktan bilhassa kaçınmaları gerekirken; cengâverlik katsayıları artıyor.
Ankara’daki “güç boşluğu”; RTE ve Davutoğlu’nun sanki büsbütün gözünü karartmış; “stratejik derinlik dehamız”(!) ile Cumhurbaşkanını büsbütün cesaretlenmiş görünüyor.

Ve ‘kaosun karekökü’
İtalya’nın tanınmış jeostrateji dergisi Limes’in son başlığını bu bağlamda hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Haziran sayısına “Kaosun karekökü” başlığını koyan Çizmenin etkili jeostrateji dergisi; “karekök işareti içine” aldığı Suudi Arabistan, İsrail ve Türkiye haritaları ile İran’ı kapağına yerleştirmiş; göz gözü görmeyen Ortadoğu kaosunun özetle bu dört güç arasındaki kıyasıya mücadeleden kaynaklandığını söylüyor.
Türkiye’nin de hegemonya savaşının tam göbeğinde yer aldığına dikkat çeken dergi; diğer deyişle “stratejik derinlik” sevdasıyla Ankara’nın çoktan Ortadoğu bataklığına çekilmiş olduğuna parmak basıyor.
Hani biz “iktidar koltuğunu bırakmamak için şimdi Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorlar” filan diyoruz ya…dışardan bakanlar Türkiye’nin boğazına dek bu “batağa çoktan sürüklendiğine” işaret ediyorlar.
Erdoğan-Davutoğlu ikilisi “Ortadoğu’daki hegemonya savaşına” bu kertede kendilerini angaje etmiş olduklarından; iç kamuoyunun itirazlarına, sandıktaki yeni sonuçlara ve TSK’nin uyarılarına tamamen bigâne kalabiliyorlar.
Limes”in kapağındaki denklem dışındaki başka hiçbir şeyin artık anlaşılıyor ki önemi yok Davutoğlu ve Erdoğan için.
Basiret bağlanması böyle bir şey olmalı.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları