Blok var mıydı?

04 Temmuz 2015 Cumartesi

TBMM Başkanlığı’nı, daha ilk demecinde Tayyip çizgisi izleyeceğini ilan etmiş olan AKP’li İsmet Yılmaz’ın, MHP desteğiyle kazanması, iktidar ve yandaş medyasında “blok çöktü” olarak yorumlandı.
Neydi sözü edilen “blok?”
Blok ile kastedilen, 7 Haziran seçimlerinde, yüzde 60 oranında oy almış olan partilerdi.
Kimileri bu oluşumun demokrasinin önünü tıkayan etkenleri ortadan kaldırmasını umuyordu.
Beklenti gerçekçi miydi?
Toplumsal gereksinimler açısından düşünülürse “evet.”
Tek adamın devletin üç erki üzerinde sultasını yıkmak, gerekliliğini kimsenin yadsımadığı yeni çağdaş bir anayasa yapmak, güçler ayrılığı ilkesini yaşama geçirirken, yargı bağımsızlığını sağlamak, demokrasi ve sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlayacak ekonomik yapı açısından artık ertelenemez bir zorunluluk haline gelmişti.
Bu durumda olması gereken, yüzde 60’lık blokun parlamentodaki yansımasının, ihtiyaçlara yanıt getirmek üzere birleşip kolları sıvamasıydı.

***

Ama olması gerekenin yaşama geçmesi için bir koşul daha gerekliydi. O da, seçim öncesinde “hayır”da birleşmiş olan partilerin de bu yeniden yapılanmayı zorunlu öncelik olarak görmekte de birleşmiş olmalarıydı.
7 Haziran öncesi dolup taşan miting meydanlarında, söz konusu yüzde 60’ın böyle bir demokrasi asgari müştereğinin kesişme noktası olan herhangi bir “evet”te birleştiklerini gösteren belirtiye rastladık mı?
Bırakın ortak asgari “evet”i, “muhalefet” diye adlandırdığımız, partilerin öncelikli “hayır”ları bile farklıydı.
Kılıçdaroğlu’nun öncelikli “hayır”ı Tayyip, Bahçeli’nin öncelikli “hayır”ı ise HDP idi.
Türkiye partisi olma savındaki HDP her ne kadar kimi sol ve demokratik söylemleri zaman zaman kullansa, istemlerini dile getirirken ılımlı davransa bile önceliği etnik haklardı. Onun için etnik yaklaşımla Türkiye’nin demokrasi sorununun tümü çözülebilirdi.
Etnik sorunun varlığının, demokratik çerçeve içinde dile getirilmesine bile tahammülü olmayan MHP’nin ise demokrasi ile temel hak ve özgürlükler umurunda değildi ki, bu konularda kılını kıpırdatsın!

***

Demokratik sorunlar, temel hak ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi konular, bir tek, kimlik bunalımını hâlâ aşamamış, gerekli örgütlenme modelini bir türlü yaşama geçirememiş, şaşkın CHP’nin umurundaydı.
O da kimi “yöneticilerin”, “canım bu konularda fazla da ısrarcı olmayalım, ekonomik taleplere odaklanalım!” itirazlarıyla karşılaşıyordu.
Ve CHP, AKP ile birlikte, 7 Haziran’ın oy kaybına uğrayan iki partisinden biri oldu.
Bu kaybın kimlik bunalımından mı, şaşkınlıktan mı, örgütlenme modelinin eksikliğinden mi doğduğu ayrı konudur.
Burada üzerinde durmak istediğim 7 Haziran yarışına girenlerin içinde, demokrasi asgari müştereğinde birleşebilmiş veya birleşebilecek bir blokun olmadığıdır.
Blok, içinde debelendiğimiz “mediokrasi” çukurunu demokrasi sananların gözlemleriyle çeliştiğini bir türlü göremedikleri özlemlerinin ürünüydü. Yoksa blok falan yoktu.
Evet, blok yoktu ki, çöksün!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları