Zulme Karşı Yürüdü...

29 Aralık 2008 Pazartesi

Harold Pinterı üç gün önce yitirdik. Tiyatro yazınında devrim yaratmıştı ama sadece oyun yazarı değildi. Aynı zamanda şairdi, senaristti, tiyatro yönetmeniydi, usta bir oyuncu olduğunu da ispatlamıştı Bütün bunlar bir yana, aydın sorumluluğunun bilincinde, daha adil, daha güzel, eşitlikçi, barışçı bir dünya için çaba gösteren bir insandı. Zulme, işkenceye, sansüre, yasaklara, savaşa ve her tür şiddete karşı çıkan gerçek bir aydındı.

1957’den başlayarak, yazdığı 30 kadar oyunla oyun yazarlığını yeniden biçimlendirdi. Ne de olsa Beckettgillerdendi

Güncel diyaloglardan bir şiir yarattı. Bellekleri tazeledi. Belleği sorgulamaktan hiç vazgeçmedi. Oyun kişilerini ve olayları açık uçlu bırakarak, izleyiciye yorum özgürlüğü sağladı. İzleyiciye farklı okuma katmanları sundu

Adından türetilmişPinteresque deyimiyle açıklanan karakterler, olaylar yarattı, insanlığın yalnızlığını, korkularını, özlemlerini ve iki araya sıkışmış ruh hallerini yansıtmak ve sorgulamak için

Tiyatrocu şairin yaşamı ve eserleri haksızlığa karşı ahlaki bir öfkeyle bilenmişti ve karşı duruşu eşsiz bir örnekti.

2005 Nobel Ödülünü aldığında yaptığı konuşmayı hatırlıyor olabilirsiniz. Benim aklımdan hiç çıkmadı. Hastalığı nedeniyle ödül törenine gidememişti ama yolladığı mesajda, Irak işgaliyle başlayan savaşın nasıl da politikacıların yalanları üzerine kurulduğunu haykırmıştı.

Karşılaşmalardan kalan

Harold Pinter ile üç kez karşılaştım, konuştum ve onu dinlemek mutluluğuna eriştim.

İlki 1985te İstanbulda. 12 Eylül faşizmine karşı, Arthur Millerla birlikte, hapisteki yazarlara destek vermek üzere gelmişlerdiİstanbul Emniyeti, onların peşine düşüp gazetelerde arama tarama yaparken, biz onları Yeşilköyden uğurluyorduk Bir yıl sonra onu Londrada evinde ziyaret etmiştim. Son karşılaşmamız ise 2006da Torinodaydı. Avrupa Tiyatro Ödülünü almak üzere gelmişti. O benim, tiyatroya ilişkin sorularımı, ben onun Türkiyeye ilişkin sorularını yanıtlıyordum Torinodaki törende, ABDnin Bush yönetiminin işgal ve işkencelerini lanetlerken, bu politikaya karşı çıkan sıradan Amerikalıları kollamayı ihmal etmiyordu. Hiç unutmuyorum Blairin, Busha hizmet sadakatını utanç verici bulurken, bu liderleri sadece kitle katilleri değil, aynı zamanda savaş suçlusu olarak tanımlıyordu.

Bu karşılaşmalardan içimde kalan, her sohbette, Pinterın hem akıllara hem de gönüllere seslenmesiydi. Akılla duyarlığı iç içe harmanlıyordu. Söylediği her sözcük sahiciydi, daha güzel bir gelecek umudunu ve inancını ortaya koyuyordu.

Yazarlığı ve politik kişiliği bir bütündü. Politik kişiliği parti politikalarıyla değil; dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa, baskıya, şiddete karşı durmakla biçimleniyordu. Bir Tek Daha ve Dağ Dili oyunları tanığımdır… “Dağ Dili dediği, ülkemde çok uzun yıllar yok sayılan, yasaklanan Kürtçeden başka bir şey değildi

Zulme karşı yürüyen, tiyatroyla şiiri bütünleyip insanlığın hizmetine adayan Harold Pinter Ah yüreğim Hoşça kalİyi ki vardın! İyi ki varsın!

www.zeyneporal.com

e-posta: [email protected]

faks:0212.257 16 50


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları