Çipras efsanesinin sonu mu?

05 Temmuz 2015 Pazar

Çipras’ın Sintagma Meydanı’nda “hayır” taraftarlarına yaptığı son kampanya konuşmasını izlediniz mi?
Bizim “balkon konuşmaları”nı andırıyordu. Hamaset zirve yapmıştı.
Zafer şimdiden bizim!” diye “hayır”cılara gaz verdi Çipras:
Bugün tüm Avrupa’nın gözü bizim üzerimizde; evrenin gözü Sintagma Meydanı ve demokrasinin doğduğu bu vatanın irili ufaklı meydanları üzerinde. Demokrasinin yeniden Avrupa’ya dönmesine fırsat verelim… Bugün, kaderimizi elimize alma kararımız ve Yunan halkına söz hakkını vermek cesaretine sahip çıktığımız için kutlama yapıyoruz. Şantaj ve korkuyu yenmek için şarkılar söylüyoruz. İnanın bana, kimse Yunanistan’ı ait olduğu doğal yerden dışlamakla tehdit edemez! Avrupa uygarlığının beşiği Yunanistan, hep öyle kalacaktır…
Çipras özetle “Avrupa biziz!” diyor. Ve Eski Kıta’ya “ders vermek”ten dem vuruyor. Ama bu böbürlenmeleri meteliğe kurşun atan bir ülkede yapıyor.
Dünya ve Avrupa’nın gözü evet, tabii doğru, Sintagma’da ama Atina’dan -heyhat!-“demokrasi dersi” almak için değil; “kriz AB’yi de acaba batırır mı?” endişesiyle…
Cumhuriyet’te misal dün bir fotoğraf vardı…
Emekli maaşını alabilmek için beklerken ağlayan bir adamın fotoğrafı…
Dünya dönüp Yunanistan’a baktığı zaman işte ne yazık ki yalnız artık bunu görüyor. Çipras’ın retoriği o sebeple dozu abartılı popülizm olmaktan öteye gidemiyor.

PODEMOS mesafe koydu
Bu gece zaferin “hayır”cılara mı, “evet”çilere mi gideceği belli değil. Yoklamalar halkın radikal biçimde bölündüğünü gösteriyor.
Ama sonuç ne olursa olsun, Avrupa ve Merkel dahil, krizin tüm aktörleri yönetilemeyen bu bunalımdan çok ağır imaj kaybına uğruyorlar.
İç politik manevralarla bir “oldubitti”ye getirilen, şeffaflıktan uzak Çipras’ın referendum hamlesi, Yunanistan’ın sınırları ötesine “demokrasi dersi” vermek şöyle dursun bilakis SYRİZA hükümetinin inandırıcılığını mayınlıyor.
SYRİZA’nın İspanya’daki ruh ikizi PODEMOS mesela…
Çipras’tan artık mesafe alıyor.
Altı ay önceki Yunanistan seçimlerinde Çipras ve partisine tam destek veren ve Atina’da doğrudan kampanya yapan PODEMOS lideri Pablo Iglesias, referendum maratonundan bu kez bariz biçimde uzak durdu.
Yunan Başbakan’ın uluslararası planda girdiği “değerli yalnızlığa” rağmen “kardeş parti lideri”ne el uzatmadı.
Avrupa solu için başlangıçta bir umut dopingi olan SYRİZA ile öyle anlaşılıyor ki yan yana görünmek artık avantaj olmaktan çıkıp dezavantaja dönüşmüş durumda.
Mayıstaki yerel seçimlerde başarı öyküsü yazan PODEMOS, İspanya’nın güz başındaki genel seçimleri arifesinde yakaladığı bu olumlu ivmeyi riske atmak istemiyor.

‘AB’nin en derin krizi’
Önce de söz ettiğim gibi AB de darbe yiyor.
Öyle ki Belçika Başbakan Yardımcısı Kris Peeters’in sözleriyle bu “AB tarihinin şimdiye dek görülmüş en derin krizi.”
Krizden AB’nin gevşeyen bir birlik olarak çıkmasından korkuluyor.
Hele 2017’de Londra’nın planladığı kritik AB referandumu arifesinde Yunanistan çıkmazı bir siyasi yetersizlik sinyali olarak algılanıyor ve Brüksel’in eli zayıflıyor.
Konu özetle teknik bir “ortak para-Avro” meselesi değil.
İşlerin bu kertede bir “kaybet-kaybet noktasına” gelmesi, Brüksel’de kamufle edilemeyen güç boşluğunu gözler önüne seriyor.
Brüksel’in yön kaybı AB’nin bütünlüğü hilafına “ulusal parçaların” güç kazanması ve de bir “yeniden uluslaşma” süreci ile sonuçlanıyor; herkesin, herkese karşı olduğu bir Avrupa tablosu ortaya çıkıyor.
Bu geceki sonuçlar tabloyu toparlamaya yetecek mi?
İşte gözlerin Atina’da olmasının asıl nedeni bu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları