Özgür Mumcu

Sirk soytarıları

08 Temmuz 2015 Çarşamba

Ruh sağlığınızı korumak amacıyla muhtemelen iktidara yakın yayın organlarını takip etmiyorsunuzdur. Bir gazetede yazmanın en güç kısmı, medyada olup biteni mümkün olduğunca takip etme zorunluluğu. Akıldışılık ve yalanın en basit örneklerini bu yayınlarda bulmak mümkün. Acı verici olan, yalanı süslemeye bile çalışmamaları, okur kitlelerine hakaret edecek bir seviyede ısrar etmeleri.
Erdoğan’ın orkestra şefliğinde Kabataş yalanında nasıl direttiler.
İsmet İnönü’nün Atatürk’ü öldürttüğünü iddia eden sahte belgeleri ilk sayfalarında doyasıya bastılar.
CHP milletvekili Umut Oran’ın Fuat Avni’yle Twitter’dan Sümeyye Erdoğan’a yapılacak suikastı konuştuğunu ileri sürdüler.
ABD’li profesör Chomsky’ye sahte röportajla AKP’yi övdürdüler. Mesele ortaya çıkınca manifesto gibi bir yazıyla sahte röportaja sahip çıktılar.
Seçimden önce Demirtaş domuz yedi diyecek kadar bayağılaştılar.
Nazi döneminde okumuş yazmış Nazi liderlerinin bile tiksindiği Nazi yayınları vardır. Bizde iktidar medyasının genel seviyesi maalesef o yayınlara yakın. Bir tane bile referans alınabilecek, biraz olsun ciddiye alınabilecek bir yayın organları yok.
Yalan söylüyorlar. Yalanları ortaya çıkınca özür dilemek yerine daha büyük başka bir yalan söyleyerek yollarına devam ediyorlar.
İktidar medyasının kontrolündeki tetikçi internet siteleri ise hedeflerine aldıklarına açıkça küfrederek saldırıyor.
Bu iktidar giderse çoğu iktidarın işadamları tarafından sübvanse edilen bu besleme yayın organları ayakta kalamayacak. O yayın organlarında şöhretlenen, meteliğe kurşun atarken lüks bir hayata kavuşanlar için AKP’yi savunmak bir ölüm kalım meselesi. Erdoğan’ı değil ceplerini savunmaktalar.
Dün bu gazetelerden birinin manşeti “Nişantaşı Sendromu” idi.
Sebep? Yunanistan referandumunda zengin mahalleler “Evet” oyu vermiş.
Bu, Nişantaşı’nda yaşayanların seçimlerde HDP’ye oy vermesine benziyormuş.
Sebep? Çünkü Kemal Derviş, HDP’ye oy vermelerini istemiş. Zira Nişantaşı’nda oturanlar da Yunanlı “sosyetikler” de IMF’ciymiş.
En aklını yitirmiş komplo teorisyenlerinin dahi bulmakta zorlanacağı hayalleri hakikat gibi sunmak gündelik bir faaliyet halini almış.
Bu iktidarın en büyük handikapı kendisini destekleyecek, asgari bir güvenilirlik hissi verebilecek zekâda destekleyicisinin kalmaması.
Sizi savunan tek geçim kapısı sirk soytarılığı olanlarsa ister istemez zihni kapasiteniz de sirk müdürlüğü ayarında kalır.
Bu soytarı destekli sirk müdürlüğüne de bir ülkenin kaderi teslim edilemez.
Bu yayın organlarında çalışan kendisine biraz saygısı olan herkes bu soytarılığa isyan etmedikçe soytarılaştıklarının farkına varmalı.
Kimisinin siyasi hayatı sürsün, bazısının cebi dolmaya devam etsin diye koca bir ülkeyi savaşa atmaya heveslenenler var.
Bu soytarı yayınlar da savaş ateşine odun taşımaya pek hevesli.
Bu ülke, üç beş kişinin siyasi ve mali kurtuluşu için savaşa girecek bir ülke haline geldiyse AKP’nin yarattığı tahribat tahmin edilenden de fazla demektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları