Hüseyin Baş

Isınan GezegendeKıyamete Koşar Adım

30 Ocak 2012 Pazartesi
\n

\n

\n

2012 ile birlikte ve yeni yılın daha başlangıcında gezegendeki kötü hava koşulları, kar, kış, urağan kasırga, dev taşkınlar gibi doğal felaketlerin birbirlerine eklenerek neredeyse gezegenin tümünü sarmakta oluşuna bakıldığında, yeni yılın bu konuda rekor yılı ilan edilen 2011i geride bırakacağını söylemek kehanet sayılmaz. Bilimsel olarak saptanmıştır. Köyceğizi sular sellerin basıp narenciye mahsulünü neredeyse sıfırlaması, Aydın, Söke ovalarında binlerce dekar verimli toprağı göle çeviren kötü hava şartları, ülkemizin orasında burasındaki benzer felaketlerin sayılarındaki artışlar ve neden oldukları büyük zararlar da rastlantı sayılmamalıdır. Aslında doğal felaketler ne yazık ki şu ya da bu ülkeyle sınırlı değildir, küresel boyuttadır.\n

\n

Aslında sözü edilen doğa felaketlerinin hemen her yıl sürekli olarak, neredeyse sistematik bir biçimde artmasının şaşırtıcı bir yanı yok. Küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliklerinin baş sorumlusunun sera etkili gaz salımları olduğu günümüzün tartışılmaz gerçekleri arasındadır. Doğa felaketlerinde görülen artışların sera etkili gaz salımlarının artışına koşut olarak arttığı da bilimsel olarak saptanmıştır. Ve bu tehlikeli gidişin önünü kesecek hiçbir önlem, on sekiz yıldan bu yana hemen her yıl düzenlenen uluslararası iklim konferanslarında sera etkili gaz salımlarını azaltacak ne yazık ki hiçbir önlem alınamamıştır. Yapılan tek şey, çözümün gelecek konferansa ertelenmesidir. Bu açıdan yaklaşıldığında 18. İklim Konferansı’nın bir öncekinden farklı olmayacağı ve çözümün 19. konferansa ertelenmesi kimseyi şaşırtmayacaktır. Yıl boyunca gezegenin farklı yerlerinde patlak veren doğal felaketleri, haberlerden rastlantı olarak izlemek, bu felaketlerin giderek artmasının nedenlerinin kavranması için ne yazık ki yeterli değildir. Avustralyadaki kasırga, ABDdeki dev taşkınlar, tsunamiler, depremlerin nedenlerini irdelemek için kişisel ilgi bu yüzden yetmemektedir. Bereket BMnin ilgili birimi hemen her yıl gezegeni vuran tüm doğal felaketlerin dökümünü yapmakta, sonuçlarını saptamakta, nedenlerini araştırmakta, insanlara verdiği maddi zararların ve can kayıplarının bilançosunu düzenlemektedir. Sözü geçen BM biriminin 18 Ocakta yayımladığı rapora göre, 2011de 366 milyar dolar maddi kayıpla doğa felaketlerinin rekor yılıdır. Yine BM kaynaklarına göre 2011de gerçekleşen 302 doğa felaketi 29 bin 782 insanın yaşamına mal olmuş, 260 milyon insana büyük zararlar vermiştir. Ekonomik zararlar açısından da gezegen için rekor yılı olmuştur.\n

\n

11 Martta Japonyayı vuran deprem ve onu izleyen tsunami, verdiği 210 milyar doları aşan maddi kayıpların yanı sıra insanlığa nükleer santrallar konusunda unutulmaması gereken dersler de vermiştir. Bu kuşkusuz felaketten ders almasını bilenler içindir. Bugün örneğin, Mersin Akkuyuda Ecemiş fayına 25 kilometre uzaklıktaki bir turizm cennetine nükleer santral yapmakta direnenlerin Fukuşima faciasından ders çıkaracaklarını beklemek abesle iştigaldir.\n

\n

Önemli olan bir başka husus da her yıl atmosfere salınan sera etkili gazların artmasına koşut olarak doğa felaketlerinin sayısı ve şiddetinin artması arasındaki ilişkinin el yordamıyla saptanmasının mümkün olmadığı gerçeğidir. Bu yüzden bilim insanları olaya küresel ölçekte yaklaşmakta ve söz konusu doğa felaketlerinin sayılarını ve nedenlerini, sera etkili gaz salımlarıyla birlikte araştırmaktadırlar. Nitekim 6 Aralıkta Güney Afrika kenti Durbanda düzenlenen 17. iklim konferansında sunulan bir bilimsel araştırmaya göre, gezegenimiz yüksek ısınmalı, çok masraflı endüstri dönemi öncesine göre + 3,5 derece gibi yüksek riskli bir yola girmiş görünmektedir. Yukarıda sözü edilen rakamlar karbon konusunda uzman Climate Analytics ve Ecofys Konseyinin araştırmalarının sonucudur. Oysa anımsanacağı gibi uluslararası toplum 2010da ısınmanın en çok 2 derece olması gerektiğini saptamıştı. Buna karşılık karbon dioksit salımı 2010’da bırakınız yerinde saymayı rekor bile kırmıştır. Ünlü Nature dergisine göre küresel ısınmanın 2 dereceyle sınırlandırılmasının zamanı çoktan geçmiş bulunmaktadır. Sorun, hiçbir ulusun söz konusu sera etkili gazların salımını azaltmaya niyetli görünmemesidir.\n

\n

Yadsınması olanaksız gerçek şudur ki: Küresel ısınma sonucu ortaya çıkan iklim değişikliklerinden kaynaklanan doğa felaketlerindeki artış oranı yüzde 90 gibi ürkünç düzeylerdedir. Sera etkili gaz salımlarını azaltmadan istikrarlı bir ısınma ise beklenmemelidir. Özetle gezegenimiz çaresizdir!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tunus Nereye?.. 12 Mart 2012

Günün Köşe Yazıları