Podemos, SYRİZA ve okurlar...

09 Temmuz 2015 Perşembe

Bu köşenin sürekli okurları, Tolga Tanrıkorur ve Engin Demiriz… Yunanistan’daki son halkoylaması arifesinde yaptığım “Podemos, SYRİZA referandumuna mesafe koydu” yorumumu neye dayandırdığımı soruyor.
Bir başka okur da Podemos lideri Pablo Iglesias’ın, Çipras’ın “Hayır” zaferinin ardından atmış olduğu kutlama tweet’ine atıfla “Peki bu ne” diye soruyor.
Dün El Pais’te çıkan bir köşe yazısıyla söze girelim:
Yazı, “Podemos: Üçüncü evre” başlığını taşıyor ve “Popülizmde ideolojik tutarlılıktan çok iktidara ulaşmak önemlidir!” diyerek lafa başlıyor:
“(İspanya’da mayıs ayındaki) son yerel seçimlerden sonra Podemos üçüncü evresine girdi ki.. bu geçirmiş olduğu evrelerin sonuncusu olmayacak. (2014 Mayısı’nın) Avrupa Parlamentosu seçimlerinde gördüğümüz ilk evrede; Podemos sistem, kapitalizm ve küreselleşme karşıtı bir partiydi. Sonra güz aylarında 2. evreye girdi. Tam konumunu belirlemeksizin daha ılımlı bir pozisyon aldı. (Başlangıç dönemlerindeki) tabandan yukarıya doğru örgütlenmenin yerini (partinin) merkeziyetçi tutumu aldı. Bu son pozisyon ve Pablo Iglesias’ın abanılan liderliğiyle (“hiperliderazgo”) parti, (bir buçuk ay öncesinin) yerel seçimlerde büyük başarı kazandı. Şimdi Podemos’un 3. evresi başlıyor. Bu 3. evre acaba nasıl olacak?

‘Öncesi’, ‘sonrası’ farkı

Böyle “kervan yolda düzülür” hesabı, gidişata göre pozisyon belirleyen bir parti Podemos.
Bir gün Marx, Engels, Lenin’den dem vuruyor, başka gün “Biz sosyal demokratız. Bugün söylediklerimizi yirmi yıl önce sosyal demokrat partiler söylüyordu!” diyor.
İspanya’da bu kış bizzat Podemos yöneticileriyle görüştüğümde parti, tam bu Marx, Engels, Lenin bagajından sıyrılıp; “Bizden korkmayınız. Biz aslında sosyal demokratız!” söylemine geçmekteydi...
Diyeceğim o ki Podemos civa gibi, ele gelmiyor ve bırakılan yerde durmuyor. Klasik partilerden bu bağlamda çok farklı.
SYRİZA referandumunda da “referendum öncesi” ve “sonrası” tutumları farklı oldu.
SYRİZA’yı işbaşına getiren “2015 Ocak” seçimlerinde “ruh ikizi parti” için damardan kampanya yapan ve Çipras’a oy istemek için Atina’ya giden Podemos lideri Iglesias; bu kez evet “mesafe aldı” ve 5 Temmuz tarihli yazımda belirttiğim gibi; “referendum maratonundan uzak durdu!
Troykaya ve kemer sıkma politikalarına daima karşı olmakla birlikte Podemos liderliği, “Çipras’ın hayır kampı”na açıkça taraf olmamaya özen gösterdi.
Çipras’ın hayır cephesini destekliyor musunuz” şeklindeki doğrudan sorulara verilen yanıtlar “ ‘Hayır’cıyız!” netliğinde bir saf belirlemekten ziyade “Bizim tarafımız Yunan halkının tarafıdır. Yunan halkı ne derse o!” tarzı topu taca atan yaklaşımdaydı.
Referandum öncesi Podemos liderleri Atina ve Madrid arasında büyük farklar olduğunu hatırlatmakta; bunu “İspanya, Yunanistan değildir!” söylemiyle dile getirmekteydiler.

Kaygan seçim sathı
Kasım ayındaki genel seçimler için artık kampanya iklimi yaşayan İspanya’da bu ihtiyatlı duruş medyaya şöyle yorumlarla yansımaktaydı:
Podemos seçim sathında. Syriza’ya (altı ay öncesinde) alkış tutmaktan, ‘İspanya, Yunanistan değildir’ moduna geçti. Sandıkta kaderi, önemli oranda ‘kardeş’ SYRIZA’nın Yunan krizini nasıl yöneteceğine bağlı. Bu sebeple (Yunan referandumunda) Çipras’ı izlerken Podemos ‘saldırı’dan, ‘savunma’ düzlemine terfi etti.”(El Confidencial, 2 Temmuz)
Hayır” ların Yunanistan’daki yüzde 61’lik oyuyla, Podemos’un şimdi çok kaygan olan seçim sathında yeniden “Çipras’a alkışlar” yükseliyor.
Referandum sonrası tweet” kutlamasının ardından Iglesias bir kez daha Çipras’a övgüler düzüyor.
Ama bu övgülerin nerde duracağı ve hangi kertede kalıcı olacağını, Yunan krizinin alacağı yön belirleyecek.
Grexit”in ufukta belirmesiyle Iglesias’ın alkışları aniden tekrar kesilebilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları