Nice 'Belediyeli' Yıllara...

01 Ocak 2009 Perşembe

Başbakan ve Anayasa Mahkemesi Başkanı kızsalar bile, eğer Danıştay, nüfusu azaldı diye kapatılan belediyelere itiraz haklarını kullanma olanağı tanımasaydı, 2008 demokrasi tarihimize yerel yönetim kıyımıyla geçecekti...

Bu nedenle 2009u, yargının kurtardığı yüzlerce belediyenin sevinci ve de yerel yönetim seçimleri telaşıyla karşılıyoruz.

Nitekim duyduğumuza göre kimi adaylar yılbaşında bile oy peşinde olacaklarmış; dostları yerine seçmenlerle eğleneceklermiş... Aday adayları ise yeni yıla parti yöneticileriyle girme çabası içindelermiş. Gece yarısı il başkanıyla kucaklaşırken, kulaklarına Genel başkan da seni istiyor denmesini bekliyorlarmış...

Yerel krallıklar

Kentlere demokrasinin beşiği, belediyelere de kalesi deniyor..

Çünkü demokrasi gerçekten kentlerde doğdu ve kent yaşamıyla gelişti. Belediyeler de aynı gelişmenin demokratik yönetimleri olarak kurumsallaşıp yaygınlaştılar...

Ancak, tıpkı siyasal partilerin lider monarşizmiyle demokrasiden uzaklaşmaları gibi belediyeler de başkan monarşizmiyle demokratikliklerini unuttular.

Hele bizdeki gibi belediye kavramı ile siyaset arasındaki ilişki fikir yerine çıkar birliğine dönüşünce, yerel demokrasi sadece başkanların kişiliğine kalıverdi. Başkanı demokrat olan kentte demokrasi işliyor; diğerlerinde ise yerel krallıklar yaşanıyor...

Çünkü başkanı doğrudan halkseçince, parti rozetine göre solcu kral, liberal kral, muhafazakâr kral ya da sağcı kralolması için Ben sadece halka hesap veririm demesi yetiyor...

Oysa şu haksız yere örselenen tek parti dönemine ait 1930 tarihli belediye yasasında, halk önce meclisini seçer, sonra da meclis kendi içinden başkanını belirlerdi. Aynı başkan, her yılın sonunda halkın yerel meclisine hesap verir, aklanmazsa yerine başkası getirilirdi...

1960’lardan sonra Kübanın örnek aldığı bu en demokratik kuralı da çok partili dönemde yok ettik. Halkın keşke oy vermeseydik dediklerine bile seçildi diye 5 yıl katlanmayı çağdaşlık kabul ettik...

Demokrasi, pişman olunan seçimlerin güvencesi olabilir mi?

İş bitirici meclisler

Bir de belediye meclis üyelikleri var ki adayların dışında önemseyen yok. Kamuoyu başkan adaylarıyla meşgulken, partilerin içinde de meclislere girebilmenin çekişmesi yaşanıyor. Çünkü bu üyelikler il ve ilçe yönetimlerince belirleniyor.

Kentin geleceğini belirleyecek yatırımların ve her türlü yapılaşmanın kararlarını verecekler merak bile edilmiyor.

Yine o uygar tek parti döneminde, şairlerin, yazarların, sanatçıların, meslek ve bilim insanlarının özel kotalarla yerel meclislere girmesi sağlanırdı. Kent yönetimine ressamların, bestekârların duyarlılıkları yansırdı.

Bu kültür zenginliğimiz de çok partili demokrasimizin kurbanı olurken, özellikle şehircilik gibi yaşamsal bir bilim dalı, şehir denince, sadece arsa ve inşaatı anlayanların yetkisine terk edildi...

Böylece sorun çözen değil iş bitiren meclis üyeleri türedi...

Sonuç; işte kentlerimizin hali... Yarısından çoğu kaçak, gerisi de özensiz imar kararlarıyla biçimlenen tam bir mimari felaket niteliğindeki apartman yığınları, her boş alana rant tesisi, alışveriş merkezi...

Kalkınma adına soygun gökdelenleri, adalet adına da ayrıcalıklı yağma siteleri belediye meclislerinden oybirliğiyle geçen imar değişiklikleriyle kentlerimizin karabasanları oldular.

‘Azınlıktaki’ler çoğalsın...

Çocukluğumuzda bana bak diyenlere yanıtımız hazırdı: Sana belediye baksın...

Çünkü dedelerimizin şehremanetleri bizler için de şehrin en emin kurumuydu; şefkat yuvasıydı, halkın evi gibiydi... Şimdi ise belediyelerin çoğu, tıpkı hastane misali Allah ne düşürsün, ne de onsuz bıraksındenilen türden...

Eskisi gibi halkla bütünleşebilenlerin, ranta değil kente sevdalı olanların ortak özelliği ise çıkar çevrelerine yüz vermeyen başkanlar... 2009, işte o azınlıkta kalan başkanlarımızın, artık çoğunluğu oluşturacakları bir yıl olsun diliyorum...

 

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları