İktidar Koalisyonu ve CHP

19 Şubat 2012 Pazar
\n

1990’ların ortasından itibaren, Demirelin aktif siyasetin üstüne çıkması, çatallaşan merkez sağın adım

\n\n\n

adım küçülmesiyle birlikte doğan boşluğu Erbakan doldurmaya başladı.

\n

Erbakanla birlikte Siyasal İslam tanımı daha çok öne çıktı. Bu yelpazede iki ana eğilim vardı:

\n

1- Seçim yoluyla iktidara gelelim.

\n

2- Devlet kurumlarının tümünde var olarak sürekli iktidar kalalım.

\n

Birinci eğilimin başını Erbakan, ikincisini ise Gülen çekiyordu.

\n

O dönemde Gülenden bir hareketin ya da cemaatin başı olarak açıkça söz edilmiyordu. Cumhuriyetin salt buna benzer ifadeler kullandığı için pek çok kez tekzip yediğini anımsıyorum.

\n

Her iki eğilimin de iktidar gücünün içinde yer aldığı günümüzde artık her şey açıkça tartışılıyor. 13 Şubat Pazartesi günkü Zaman gazetesi milat olmasa da bu konudaki açıklığın en net ifadesiydi. İktidar koalisyonunun, taraflarının ne pahasına olursa olsun birbirinden ayrılmaması gerektiği açıkça dile getiriliyordu.

\n

7 Şubat Salı günü patlayan MİT geriliminden sonra iktidar yanlısı olanlar dahil tüm gazetelerin konuyu ele alış biçimine bakarak şunu söyleyebiliriz:

\n

Artık cemaat her taşın altında değil, üstünde!

\n

***

\n

Siyasetin gerçek sahasına, yani Meclise gelirsek...

\n

Ortak paydaların giderek azaldığı Mecliste kişiye ve soruşturmaya özel yapılan tek maddelik yasa değişikliğinin yarattığı iklim Sibirya soğuklarından daha kötü.

\n

Hükümetin bugüne dek yargı için vitrine söylediği bütün özlü sözlere ters düşen bu değişikliğe muhalefetin gösterdiği haklı tepki akla ister istemez şu soruyu getiriyordu.

\n

Bu Meclisten nasıl bir ortak anayasa çıkar?

\n

Kılıçdaroğlunun, ana muhalefet lideri olarak devlet çatırdıyor tanımlaması, tablonun Ankaradaki görünümünün daha vahim olduğunu gösteriyor.

\n

Muhalefetin ağır eleştirilerine karşılık hükümetin izlediği yol ise aklımıza şu atasözünü getirdi.

\n

Bir kişinin en güçsüz anı, kendisini en güçlü hissettiği andır.

\n

Başbakan en az 2023e dek Türkiyenin her kurumunun avuçlarının içinde olduğunu düşündüğü bir anda karşılaştığı MİT krizine karşı, kriz sertliğinde bir adım attı. Bu adım Başbakanın kendisine bağlı bütün adamları dokunulmazkılacak bir özel güç. Bunun anlamını uzun uzun Türkçeye çevirmenin gereği yok.

\n

Türkiyeye yönelik dış algı zaten değişiyor. Şimdi iç algının da değişmeye başladığını görüyoruz.

\n

***

\n

Moda deyimle büyük resme bakarsak...

\n

Başta vurguladığımız siyasal tablo, daha doğru anlatımla iktidar koalisyonu şöyle sunuluyor:

\n

Bunun seçeneği yok.

\n

Ne demek seçeneği yok?

\n

Demokrasinin özü seçenek demek. Her alanda olduğu gibi iktidarda da seçenek. Bu seçeneği yaratabilecek, yaratması gereken, yaratmak zorunda olan başlıca parti CHP.

\n

Bugün Türkiyede iktidarı destekleme yöntemlerinden biri de iktidar seçeneği olabilecek partileri kösteklemek. Bunun her türlü yöntemle ve çok ustaca yapıldığını görüyoruz.

\n

Buna rağmen CHPnin hiçbir bahanesi olmamalı, olamaz.

\n

MİT krizinin büyük resminde de Türkiyenin seçeneksiz yönetilmesi ve paylaşımı var.

\n

Hükümet Meclisin anayasası demek olan içtüzükte ne yapmak istiyorsa Türkiyenin anayasasını da öyle yapmak istiyor.

\n

Bunu gören CHP, gereğini de sonuna kadar yapmalı, yapmak durumunda.

\n

Bu anlamda CHPnin muhtaç olduğu kudret toplumun içinde var.

\n

Ben iyimserim...

\n

Bunun için elinde ne var diye sorarsanız...

\n

İçimde pozitif bir enerji var.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Seçimden sonra! 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları