İran’ın dünya ile barışı

15 Temmuz 2015 Çarşamba

İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında 17 gündür aralıksız sürdürülen nükleer görüşmeler dün anlaşmayla sonuçlandı.
İran’ın nükleer çalışmalarının sonunda atom bombasına ulaşacağı endişesi, 2000’li yılların başında bütün dünyaya hâkim olmuş ve 2003 yılında bu ülkeye ağır bir ambargo başlatılmıştı. Küresel aktörler sadece ambargo ile yetinmemiş, İran’ın uluslararası bankalardaki paraları da dahil olmak üzere ülke dışındaki tüm mal varlığı dondurulmuştu.
Genel beklenti İran’ın böylesine ağır bir ambargoyu kaldıramayacağı, çok geçmeden pes edeceği yönündeydi. Ancak İran’ı biraz tanıyanlar aynı topraklarda iki bin yıldır devlet geleneğini sürdüren ülkenin dünya dengelerinden yararlanarak, başını suyun üzerinde tutacağını düşünüyordu. Yazı aramızda biz de ikinci şıkkın öne çıkacağını öngörmüş, bunu sadece bu köşede kaleme almamış, 8 yıl önce “İran Raporu” başlıklı kitapta da kamuoyu ile paylaşmıştık.

***

Öngörümüz olağanüstü bir yeteneğe dayanmıyordu. Nükleer teknolojiyle ilk tanıştığı 1960’lı yıllardan bu yana dünyadaki her denge değişikliğini lehine çevirdiğini gördüğümüz İran’ın aynı başarıyı göstermesi doğal bir sonuçtu.
Nükleer teknolojiyle Şah döneminde Almanya sayesinde tanışan İran, sonra Amerika ile dostluğunu uranyum zenginleştirmeye çevirdi. Soğuk Savaşın sona ermesi, Rusya’nın içine düştüğü ekonomik sıkıntılar sonucu işsiz kalan bilim insanlarının İran’ın yolunu tutması usta bir ajan manevrasıydı. Rusya ile işler gerilince de Çin’e kadar uzanmak İran için zor olmadı.
Bugüne gelirsek... 17 gün önce Avusturya’nın başkenti Viyana’da başlayan İran ve 5+1 görüşmesi iniş çıkışlarla devam etti. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in kamuoyuna da yansıya esprileri bu ülkenin en gerilimli anda bile kendine olan güvenini gösteriyordu. Zarif, soyadıyla ters orantılı davranışlarını da diplomasinin renkleri arasına katmayı başardı.
Dün öğleden sonra varılan anlaşmayı Zarif’le birlikte AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin yapması Tahran’ın uluslararası temsil gücünü de gösteriyordu.

***

İran’ın dünya ile barışması Washington’dan Moskova’ya pek çok başkentte olumlu karşılandı. Olumsuz tepki veren başlıca isim İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu oldu. Anlaşmaya, “Neden yahu” diye yaklaşan Netanyahu, sanki kendi ülkesinin nükleer çalışması yokmuş gibi dünyayı büyük bir tehlikenin beklediğini duyurdu.
Tahran’ı kutlayan ilginç isimlerden biri Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’dı Esad kutlama mesajında “İran’ın ülkesine verdiği desteğin devam edeceği” vurgusu yapmayı da ihmal etmedi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun son raporuyla birlikte yürürlüğe girecek anlaşma ciddi ekonomik sonuçlar da doğuracak. Her şeyden önce İran’ın ülke dışındaki paraları serbest kalacak. İranlı petrol ve doğalgaz şirketleri dünya sahnesine çıkacak. Bunların devamında İran’ın bölgede sürdürdüğü net taraf tutan politikalarının da daha ileri boyuta varacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
1639 yılında imzalanan Kasrı Şirin Anlaşması’ndan beri sınırlarımızın hiç değişmediği ama sinirlerimizin hep değiştiği İran’ın dünya ile barışması sonuç olarak Türkiye’nin de lehinedir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozgiller! 23 Nisan 2024
İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları