Suruç’tan Ortadoğu’ya sürükleniş!

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Suruç katliamı Türkiye’yi Ortadoğu’nun bir parçası haline getirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürdü. Yıllardır terörle iç içe yaşamak durumunda kalan Türkiye, intihar saldırılarının olmadığı bir ülkeydi. İntihar saldırısında kullanılan kişinin Ortadoğu’ya özgü yöntemlerle uzun süren çalışmaların ardından hazırlandığı biliniyor. Saldırıyı yapan kişi, yaptığı eylemin olağanüstü büyük sonuçları olacağını ve kendisini büyük bir ödülün beklediğini düşünüyor. Konunun bu yanı başka bir derinlik...
Ortadoğu’da bütün olasılıklar yan yana konur, en kötü olan gerçekleşir. Ne yazık ki biz de böyle bir bataklığın içine sürükleniyoruz.
Suruç katliamını, sadece hemen karşısındaki Kobani ile ilişkilendirip o kapsamda değerlendirmek dar olur. Yakın geçmişten bugüne gelmek gerekirse bu katliama gelinen yolun ilk yapıtaşları 2010 yılında Suriye’de iç savaş başladığında döşendi.
Arap Baharı’nın bütün hızıyla estiği, Fas’tan Bahreyn’e tüm coğrafyayı etkisi altına aldığı o günlerde beklenti şuydu:
Bu coğrafyadaki şeyhler, sultanlar art arda devrilecek, devamında demokrasi yeşerecek.
Olmadı... Olamazdı da.
Bir ülkede diktatörlük varsa onu devirdiğinizde altındaki öne çıkar. Örneğin Almanya’da Hitler diktatörü devrildi, altından Alman gelenekleri içinde bir demokrasi çıktı. Ama Saddam devrilince altından Irak’ın mezhep gerilimlerinden feodal bağnazlıklara kadar toplumun derinliklerinde olan her şey su yüzüne çıktı.

***

Arap Baharı başladığında dönemin başbakanı Erdoğan, bütün rüzgârlı ülkelere gidip demokrasi yelkeni benden, dedi. Ama yukarıda aktardığımız nedenlerle bunun olanaksız olduğu kısa sürede görüldü.
Suriye’de de Esad’a haftalarla ömür biçen Erdoğan, sabah Reyhanlı’dan girecek, ikindi namazını Şam’da Emevi Camisi’nde kılacaktı. Şimdi, kendisi olmasa bile adamları ancak terör kayıplarımızın cenaze namazını kılıyor.
Suriye’de aradan haftalar geçmesine karşın Esad’ın devrilmemesinden telaşlananlar karşısında kim varsa desteklemeye giriştiler.
Diktatöre karşı teröristi desteklemek!
Bu denklemden nasıl olumlu bir şey çıkar ki?
Güncel acımızla söylemek gerekirse, çıksa çıksa Suruç çıkar. AKP iktidarının en kabarık dosyalarının başında Suriye geliyor. Bunu bildikleri için de, konuya ilişkin her türlü haberi yalanlamaktan öte kaynağına kadar kurutmaya girşiyorlar.

***

Türkiye Suriye sınırının güneyinden gelen haberler AKP ile HDP arasında bir başka gerilim konusu olmuştu. Yukarıda AKP’nin dosyasından kesitler sunduk. HDP’ye de gönderme yapmak gerekirse bu partinin, Güneydoğu benim olsun, Türkiye hepinizin olsun, denkleminden vazgeçmesi gerek. Belki bu konuda AKP ile arasında Dolmabahçe’yi de yaratan bir mutabakat olabilir. Ama bu ne Türkiye gerçeklerine uygun ne de Ortadoğu gerçeklerine. HDP Suriye’de kendi siyasi çizgisine uygun bir gelişme olduğunda zafer naraları atıyor. Ama Suriye de dahil olmak üzere Ortadoğu’nun her yerinde geçerli bir kural vardır; zafere ulaştım diyerek havaya zıplayıp ayağınız yere değdiğinde sizi bir hezimet bekler!
O nedenle HDP’nin, Türkiye partisi olma yolunu bütün yönleriyle benimsemesi, Güneydoğu’dan Marmara’ya tüm Türkiye’nin yararına.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları