İnsan davranışlarının temel akışı bu.

Önce ‘bakmak’ gerekiyor. İnsanların çoğu ya bakmıyor ya da yanlış yere bakıyor.

Sonra, baktığını ‘görmek’ gerekiyor. ‘Görmek’ için de görmek istemek gerekli.

Gördüğünü ‘anlamak’ bir bilinç işi.

Resmin bütününü görmek, gördüğünü anlamak, bilinçle ilgili.

‘Davranmak’ ise ‘sorumluluk’ istiyor ve ‘cesaret’.

Bakmayan, görmeyen, anlamayan, davranmayan kişiler işte bu nedenlerle, bilinçsiz, sorumsuz ve korkak.

***

Doğalgaz şirketinin Genel Müdürü Veysel Karani’yi izliyorum.

Resmin bütününü görmek gerekiyor.

Doğalgaz kazasını açıklamaya çalışıyor.

Şirketin sorumlu olmadığını anlatıyor.

Anlaşılıyor ki ‘sorumlu’. Gaz dedektörü takılmasının evlerde de zorunlu olmasını istemeleri gerekiyor. Yapmamışlar.

Ayrıca ortada büyük bir acı var. 7 üniversite öğrencisi yaşamını kaybetmiş.

Sorumlu olmadıklarını anlatıyor.

Şefkatsiz.

Elindeki borunun yırtık olduğunu anlatıyor. Melih Gökçek üslubu.

Suçlayıcı.

Yılbaşı kutlamalarını suçluyor. Bunu yapanları suçluyor.

Bir suçlama daha. Ahlak yargılaması yapıyor. Üstü yarı çıplaktı.

Aslında genel müdür kendini savunmuyor.

Yaşamını kaybetmiş gençleri suçluyor.

Ailelerini de suçlayacak ama dilini tutuyor.

Cuma namazına gidecek, ezanın okunup okunmadığını soruyor.

AKP iktidarının yönetimi işte bu.

Melih Gökçek üslubu da bu.

Saldıracaksın, suçlayacaksın, karalayacaksın, laf kalabalığına getireceksin.

Bir yandan mazlumu oynayacaksın, bir yandan da bağırıp çağıracaksın.

Başbakan, ‘öfke de hitabet sanatıdır’ diyor. Hem imam hem hatip.

***

Resmin bütününü görmek gerekiyor.

Türkiye’nin başına belalar sarılmış.

Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Rum sorunu...

Kürt sorunu kıyama dönmüş, ülke gerçekte bölünmüş gibi. Arkada Amerika, Avrupa.

Ermeni sorunu soykırım savıyla Avrupa’da yasalaşmış, Amerika’nın eli kulağında.

Rum sorunu Kıbrıs’ta oyunun sonuna gelmiş. Avrupa resmen hesap soruyor.

İçerde laik Cumhuriyet ılımlı İslam yolunda kararlı adımlarla yol alıyor.

Amerikan projesi. AKP bu yola açılan kapının anahtarı.

Amerika’ya dur diyecek bir muhalefet görünmüyor. Mırıltılar, sızlanmalar.

Doğalgaz genel müdürü bu resmin bütününde bir kare.

Ama işte çok anlamlı bir kare.

‘Benden mi? Onlardan mı?’ diye bakılıyor.

Benden ise, Hüseyin Üzmez’i sonuna kadar savunurum.

Onlardan ise, her şeyde sonuna kadar suçlarım.

Sosyolog Prof. Binnaz Toprak da araştırma yapıyor, ‘mahalle baskısı’ var mı, yok mu?

Mahalleyi çoktan geçtik.

Siyasal iktidar baskısı bu.

Ekonomik iktidar baskısı bu.

Din baskısı, töre baskısı, gelenek baskısı.

Yıl gerçekten de 2009 mu?

Dışarda Amerikan hegemonyası. Avrupa kuşatması.

İçerde ortaçağa sistemli gidiş.

Devlet kadroları, üniversiteler, yargı, iş dünyasının yandaşlarca egemenlik altına alınışı.

Bakmak,

Görmek,

Anlamak,

Davranmak zorunlu...

[email protected]

[email protected]

www.erdalatabek.com