Gelen ve Giden (II)

06 Ocak 2009 Salı

Birkaç gündür gelen, yani 2009 tarafındayız.

Gelen, ülke siyasetinde yerel seçimle öne çıkıyor. Yargı yapısının beynini parçalayan bir süreç yaşatıyor olsa da yerel seçimler kaçınılmaz bir yenilenme yaratır. Yolsuzluk kirinden az-çok temizlenmiş bir yerel yönetim dönemine kısa bir süre için de olsa girilebilir. Yerel seçim sonuçları nasıl olursa olsun, siyasetin ülkenin ana sorunlarına çözüm üretemeyen özelliği değişmez. Ne anayasa ve yasalarda demokratikleşme yönünde adım atılır ne de AB üyeliği süreci canlanır.

Ancak, ağırlaşan işsizlik ve pahalılık gibi olumsuzluklar, hükümetin ve devletin İslamcı inatlaşması ve ısrarının da katkısıyla çok daha gerilimli bir toplumsal ortama yol açabilir; özgürlük karşıtı baskıları arttırabilir; özgürlük alanı cemaat kuşatmasıyla daha da daralabilir; bu durum aslında çok kırılganlaşan toplumsal barışı sarsar.

***

Ekonomide büyük değişim küresel düzlemde görülecek ve bizi de etkileyecektir.

Ülke ekonomisi, küresel gelişmelere de bağlı olarak, üretim düşüşlerinde ve artan işsizlikte tabana vurur; yılın sonlarına doğru da yara sarmaya başlayabilir. Ancak, gelen, emeğiyle geçinenler ve kırsal kesimde yaşayanların gideni de arayacakları çok zorlu bir yıl olacaktır.

Küresel ekonomide benzer gelişmeler beklenir. Ekonomi kuramcıları K. Marx ile Keynes arasında dolaşırken uygulayıcıları kaçınılmaz olarak Keynesçilik yapmak zorunda kalabilir. Ancak bunun bizde uygulanmasına IMF olanak tanımaz; bütçeyi makaslaması bunun ilk işaretidir. Gelişmiş ülkelerde tersine, ulusal düzeyde devletin ekonomiye harcamalarını arttırarak karışması, uluslararası alanda da öncelikle para sermayenin denetim ve gözetiminde yeni bir kurumsal düzenlemeye gidilmesi kaçınılmazdır. Bu doğrultuda, IMF ve Dünya Bankasının ABDnin mutlak egemenliğinden kurtarılarak yeniden yapılandırılması gündemdedir. Küresel yönetimde ABDyi, yeni ortaklar bekliyor. Bunların başında, ABnin dışında BRIC geliyor.

Tersten de CIRB olarak okunabilen BRIC, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya anlamına geliyor. Bu dörtlünün küresel ekonomiye yön vermede etkinliklerini büyütecekleri kesindir. Gerçekte, ABDnin son küresel gelişmeler karşısında verdiği Obama yanıtının, bu ülkenin dünyadaki egemenlik gücünü arttırmak bir yana, yerinde tutmaya yetmeyeceği görüşü giderek geçerlilik kazanıyor. Çünkü, işbaşına değişime inandığını vurgulayarak ve Evet, başarabiliriz diyerek gelen Obamanın, ABDnin kurulu düzeninin dışına çıkma olasılığının azalmakta olduğu saklanmıyor. Küresel güç tepesindeki yeni yerleşimin ve ilişkilerin, ABD, AB, BRIC arasında daha eşitlikçi olması bekleniyor.

***

Gelenin gerçek gücünü bilimsel gelişmeler simgeliyor.

Gelen, 2009, Galileo Galileinin gök cisimleri üzerindeki çalışmalarını yaptığı teleskopu tamamlamasının ve Johannes Keplerin Yeni Astronomi yapıtının yayımının 400.; Charles Darwinin doğumunun 200. ve Türlerin Kökeni adlı eserinin yayımının da 150. yılıdır (The Economist: The World in 2009). Bu yıl bilim dünyası, evrimle ve uzayla yoğrulacak ve yaşayacaktır.

Evrim kuramı bağlamında yeni sayılabilecek bir görüşe göre, eğer din de dil gibi, insan doğasından kaynaklanıyorsa, dil konusunda yapıldığı gibi, biyolojik ve evrimci yaklaşımın din için uyarlanması neden olmasın? Bilim; çevresinde gezinmek yerine, dini evrimci bir anlayışla inceleme konusu yapabilir.

Dil konusunda 2009da iki çarpıcı oluşum var. Bunlardan biri, TRTnin Kürtçe yayına başlamasıdır. Eğer yapıcı ve dayanışmacı bir anlayışla uygulanırsa Kürtçe yayın, ülkede kardeşliğin, dayanışmanın ve birliğin güçlenmesine katkı yapan büyük bir adım olabilir. Dil konusunda diğer gelişme, İngilizcenin, Nisanın 29unun beş gün öncesinde ya da sonrasında bir milyonuncu sözcüğe sahip olacak olmasıdır. Darısı, Türkçenin başına!

Gelen, tıpta çok büyük gelişmelere tanıklık edebilirse de asıl bilimsel parlaklık uzay bağlantılıdır. Gelen, uluslararası astronomi yılıdır; insanın evrendeki yerini öğrenmesi yıla damgasını vuracaktır. Etkinlikler içinde biri ilginç. ABDnin Ulusal Uzay Ajansı NASA, nisanda, Kepler adlı çok geliştirilmiş bir teleskopu uzaya gönderiyor. Aynı anda 100 bin yıldızı izleme gücü olduğu açıklanan ve uzayda 3.5 yıl kalacak olan Kepler, gezegenlerde yaşam olup olmadığını araştırmayı amaçlıyor. Keplerin 50 tane dünya gibi gezegen bulacağı sanılıyor. Bir önemli nokta daha var. Keplerin saptayacağı dünya gibi gezegenlerin içinde çift güneşli, yani, iki güneş çevresinde dönendünyaların da olacağı üzerinde duruluyor.

Az şey değil. Sözü edilen, günde iki kez tan aydınlığı; gün boyu iki güneş ve tamı tamına iki günbatımıdır. Bunları yaşamanın güzelliğini düşünmek de gerçekten güzel! Hem, iki güneşli olsaydı bu güzel dünyamız da belki kötülüklerin karanlıklarından daha hızlı kurtulurdu!

İki güneşli, aydınlık yarınlar için uğraş vermek gerekiyor.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları