Parlamento dışı hükümet!

27 Temmuz 2015 Pazartesi

8 Haziran’dan bu yana seçim sonuçları değerlendirilirken sıklıkla su gerçeğe vurgu yapıyoruz:
Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içinde kalmalıdır. Başkanlığa heves etmemelidir. Ülkenin bütün sorunları parlamento zeminde çözülmeli.
Daha kestirme ifadeyle vurgulamak gerekirse, Erdoğan’ın eline Kuran’ı, arkasına devlet gücünü, cebine Hazine’yi koyarak giriştiği başkanlık operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak parlamenter sistemin sağlıklı işleyebilmesi, parlamentonun yetkilerini kıskançlıkla koruması, halkın iradesinin en sağlıklı şekilde temsil etmesine bağlıdır.
Durum böyle mi?
Her şey bir yana, hükümeti analiz ettiğimizde böyle olmadığını görüyoruz.
26 üyeli Bakanlar Kurulu’nun 12 üyesi milletvekili değil. Hal böyle iken hükümet adeta yeni atanmış, her türlü icraata devam ediyor. Böylesi ancak ara rejimlerde olur. Parlamento işlevsizleştirilir, tepedekinin belirlediği Bakanlar Kurulu icraatı sürdürür. Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı Sabahattin Öztürk, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin milletvekili olmadıkları halde hükümetteler.

***

Yukarıdaki listenin büyük çoğunluğu 3 dönemlik olduğu için 7 Haziran seçimlerinde aday olamadı. Ancak iktidar olmaya devam ediyorlar.
Sadece iktidar olmakla kalmayıp olası yeni hükümetin inşasında da görev alanların başında geliyorlar. MHP heyetinde Faruk Çelik de yer alıyordu, CHP ile sürdürülen görüşmelerde ön alan kişi Ömer Çelik.
Çelik’in fiili görevinin Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı olduğu biliniyor. Daha AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerden de önce Erdoğan’ın resmi-özel görüşmelerde yanına aldığı birkaç kişiden biri olan Çelik’in güncel sorumluluğu, AKP’nin kuracağı olası koalisyon hükümetinin görüşmelerini yürütmek.
Kulis bilgisi olması bir yana pek çok kişinin de dile getirdiği gibi Erdoğan iktidar gücünü hiç kimseyle paylaşmak istemiyor. Bu yüzden AKP’nin tek başına iktidar çıkacağı bir seçim zemini için çaba harcıyor. Davutoğlu ise bir koalisyon hükümeti kurup deyim yerindeyse rüştünü ispatladıktan sonra seçime gitmekten yana. Bu durumda şu soru akla geliyor:
Davutoğlu’nun bakanı, Erdoğan’ın başdanışmanı olan Ömer Çelik, koalisyon görüşmesini hangi niyetle yapıyor?
Bu tablo Erdoğan’ın Saray entrikalarının dışa yansıyan yüzlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

***

Erdoğan’ın niyetini biraz daha açmak gerekirse, şunu söyleyebiliriz:
HDP, son “terör” operasyonlarının tarafı yapılarak özellikle batı ile bağı koparılacak, böylece oyları yüzde 10 sınırının altına inecek. CHP ve MHP çözümsüzlüğün adresi olarak gösterilecek. Bu iklimde yapılacak genel seçimlerde Erdoğan meydan meydan dolaşacak; “Ey Türkiye. Ben sana demedim mi bu parlamentonun işleri bitmiştir diye. Al işte bunlar hükümet bile kuramadılar. Bunlar kursa kursa bağdaş kurar” diyecek.
Tablo bu kadar net. Erdoğan liderliğindeki AKP seçim sonuçlarını tanımıyor. Ne pahasına olursa olsun gücünü korumak ve tek başına iktidarda sandığa gitmek istiyor.
Bu iklimde de Erdoğan amacına ulaşamayacak. Seçime hodri meydan diyoruz. Ama o yola gidilmeden parlamentonun çözüm üretmesi toplumun ve sistemin yararınadır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları