Suruç’un önü ve arkası

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Ünlü İngiliz Türkolog ve Oryantalist Dr. Andrew Mango, 1996’daki ilk PKK canlı bombası sonrasında İstanbul’da karşılaştığımızda şöyle dedi: “Erol, artık işin rengi ve derinliği değişmeye başladı; Kürt siyasi hareketi terörle birlikte at başı gidecek, Türkiye yeni gelişmelere gebe, PKK çıtayı yükseltiyor.”
- Erbakan’ın 28 Şubat’ta tasfiye ettirilmesi,
- 2002’de Ecevit iktidarının içerden torpillenmesi,
- AKP’nin gelişi,
- BOP ve Kürdistan projelerinin terör ve siyaset ayaklarının birlikte geliştirilerek uluslararası hale dönüştürülmesi, art arda geldi.
- Bölgenin ve Türkiye’nin, “Kürtçü ve radikal İslamcı örgütlerin savaş alanı” haline getirilmesi, 50 yıl önceki “Yeşil Kuşak”ın ve El Kaide’nin asimetrik sonucu olarak Ortadoğu’yu allak bullak etmesi.
- Radikal İslamcılarla “Kürdistancıların” bugün karşı karşıya gelmeleri (getirilmeleri).
- Doğal olarak, Batı’nın ve çağdaş dünyanın, “radikal ve cihatçı İslamcılara karşı, kim savaşırsa savaşsın onun yanında yer almaları”. Özellikle de “solun”, bu duruşta başı çekmesi. PKK ve Öcalan’ın bu yolla küresel rüzgârları arkasına alması.

Doğrular ve yanlışlar
Suruç’ta radikal İslamcıların yaptığı bir insanlık suçudur, bir katliamdır. İnsanlıktan, hukuktan, uygarlıktan yana olan herkesin buna karşı “dur” demeleri gerekir.
Ancak bu insanlık duruşu, diğer örgütsel katliamları ve insanlık dışı eylemleri meşru gösterecek bir örtü ya da bir araç olarak kullanılmamalıdır.
Bunu yaparsak “bir suça karşı çıkarken başka örgütlü terör hareketlerini yok saymış oluruz”.
O zaman haklı duruş içindeki solcular, dincilere ses çıkarmayan, onların eylemlerini göz ardı eden kesimlerin durumuna düşmüş olurlar.
Bu, bir kaos ortamı yaratır ve herkes bunun altında ezilir.

Ergenekon ve Balyoz
Dr. Andrew Mango’nun 1996’da Türkiye için öngördüklerinde “bütün kumpaslar ve senaryolar” yer alıyordu.
Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin yeniden dizayn edilmesi için Ergenekon da Balyoz da düşünülmüştü.
- Demokrasiden, çağdaş uygarlıktan ve laik bir Türkiye’den yana olan akademisyenler, gazeteciler, askerler, iş çevreleri, işçi çevreleri, sol çevreler, hatta sanat çevreleri tasfiye edilmeliydiler. Bugün “getirildiğimiz noktada” radikal dincilerin karşısına kim çıkmış ya da çıkarılmıştır;
- Kürdistan (ve Kobani) üzerinden Kürtçü ya da enternasyonalist solcular,
- Hatta laik ve demokratik kimi çevreler.
Oysa 2008’den beri, çağdaş hukuk düzenini, anayasayı ve kanunları, Avrupa tarzı yaşam biçimini, Atatürkçülüğü savunan çevreler Ergenekon ve Balyoz’la tasfiye ettirildiler.
Bir Ergenekon mağduru olarak bu kumpas ve operasyonları bire bir yaşadım ve halen de yaşamaktayım.
Daha önce de Bıçak Sırtı köşemde defalarca belirttiğim gibi, Ergenekon ve Balyoz kumpasları Kürdistan’a ve bölgenin sınırlarının ve yapısının değiştirilmesine endekslidir. Ve adım adım ilerlemektedir.
Kuzey Suriye’deki Kürt kantonu, Kuzey Irak’taki Kürt devleti gibi bağımsız olma yolundadır.
ABD ile İncirlik için yapılan son anlaşma, 1991 Çekiç Güç anlaşmasının devamı niteliğindedir. Çekiç Güç Kuzey Irak’ı “halletmişti”. Yeni anlaşma Kuzey Suriye Kürt kantonunu halledecek; Kuzey Irak’tan Kürt koridoruna adım adım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları