İlhan Selçuk

Acaba Şair Haklı mıydı?..

15 Ağustos 2006 Salı

PENCERE

İLHAN SELÇUK

Acaba Şair Haklı mıydı?..

Bir dost telefonda:

- Bugün, dedi, hava çok sıcak..

- Ağustosta, dedim, hava sıcak olur..

- Ama, dedi, yalnız sıcak değil, ağır...

Gerçekten ağır bir hava vardı..

- Nâzım’ı anımsadım..

*

“Hava kurşun gibi ağır

Bağır

bağır

bağır

bağırıyorum

Koşun

kurşun

eritmeğe

çağırıyorum...”

Şair 1930 Mayıs’ında yazmış bu şiiri..

Peki, bugün kimse dönüp bakıyor mu?. Çağrıya kulak asıyor mu?.. El vermeye koşuyor mu?..

*

Teknolojik devrimin iletişimine diyecek yok!..

Lübnan’da bombalarla öldürülen, yıkıntıların içinden çıkarılan, annesinin koynundan koparılan bebeklerin cesetleri daha soğumadan fotoğrafları televizyonlara ve gazetelere yansıtılıyor...

Bilim ve teknoloji ne kadar gelişti, değil mi!..

Beş kıtaya yayılmış; Avrupa’da, Amerika’da uygarlığın tadını çıkarıp emperyalizmin lezzetini duyumsamış kişi bu manzara karşısında ne yapıyor?..

“O milyonların milyonda biridir

O bir sıra neferidir

Damarlarındaki bilmem hangi suyun kanı değil..

O bir yarış hayvanı değil,

Yüzü herkesin yüzüne benzer

Su içer ağzıyla

Ayaklarıyla gezer...

Onun için; başlayan biten, başlayan iş var..

Sorgu soruş yok...

Gidiş var.

Duruş yok...

O milyonların milyonda biridir.

O bir sıra neferidir...”

Sıradan kişi televizyonların karşısında ağzı açık, gözleri açık, toplu cinayeti izlemekten gayrı ne yapabilir ki...

Şair bu şiiri de 1930 Mayıs’ında yazmış...

Yıl 2006!..

Evet, sıradan kişi su içer ağzıyla, ayaklarıyla gezer, gözleriyle Ortadoğu’da insan katliamını izler, uygarlığına da doğrusu diyecek yoktur...

*

Dostum telefonda:

- Bugün, dedi, hava çok sıcak..

- Ağustosta, dedim, hava sıcak olur..

Ama, dedi, yalnız sıcak değil, ağır..

Nâzım’ı anımsadım:

“Hava kurşun gibi ağır..

Bağır

bağır

bağır

bağırıyorum..”

Nâzım’ın çığlıklarını kimse duymadı, duymak istemedi, şairin sesi ağır havada dağıldı gitti...

Acaba şair haklı mıydı?..

Şu dünyanın haline bak!..

Teknolojik devrimin pazarında satılan son model televizyonun ekranında ne seyrediyorsun?.

Çocuk ölüleri...

Hamile cesetleri..

Bebek naaşları..

Uygarlığın teknolojik devriminin son silahlarının marifetleri..

Acaba şair haklı mıydı?..

Hiroşima’ya atılan atom bombasından sonra ne demişti:

“İnsanlar sizleri çağırıyorum:

Kitaplar, ağaçlar ve balıklar için,

buğday tanesi, pirinç tanesi ve

güneşli sokaklar için..

Üzüm karası saçlar, saman sarısı

saçlar ve çocuklar için..”

Acaba şair haklı mıydı?..

*

Evet, Ortadoğu’nun kara üzüm gözlü çocukları için ağlarken durup düşünmenin zamanıdır:

Acaba şair haklı mıydı?..

(15 Ağustos 2006 tarihli yazısı)
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları