HDP’yi kapatmak

31 Temmuz 2015 Cuma

7 Haziran seçimlerinden sonra iktidarın baş hedefi olan HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması gündemde.
Düne kadar parti kapatılmasının demokrasiye aykırı olduğunu söyleyenler, artık rahatlıkla “kapatılsın!” fetvası verebilmektedirler.
Nitekim, Tayyip Erdoğan’ın “Başdanışmanı”, Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun HDP’nin kapatılması konusundaki yargısı kesindir:
- Kapatılmayı bin defa hak ettiler!
Anayasa profesörü B. Kuzu, HDP’ye oy verenler konusunda da yargıya sahip. Ona göre, HDP’ye oy verenler “Beyaz Türkler”, sahte Atatürkçüler, sahte Kemalistlerdir ve bütün bunlar bir araya gelip yüzde 13 oranında oy vererek HDP’yi şımartmışlardır.
Bu görüşlerin Prof. Dr. B. Kuzu’ya hem kişi, hem de Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı olarak çok yakıştığını belirtmeliyim.
2008’de AKP’nin kapatılması gündeme geldiğinde, partinin savunmasını üstlenen Beşir Atalay ise doğrudan “kapatılsın” demekten utandığından diyor ki:
- Parti kapatmaya karşıyız, ancak suç işleyen varsa onun da cezalandırılması gerekir.
Çevir kazı yanmasın!

***

İktidar HDP’nin kapanmasını neden istiyor?
Sorunun cevabı açıktır:
- Son seçimin en büyük galibi olarak AKP’yi iktidardan ettiği için.
Konuya, bu asıl gerekçeyi göz ardı ederek yaklaşırsak gerçeği de ıskalarız.
HDP’nin AYM tarafından kapatılması konusuna iki açıdan yaklaşabiliriz: 1) Siyasi açıdan. 2) Hukuk uygulaması açısından.
Olaya siyasi açıdan yaklaşırken önce şu sorunun yanıtını bulmalıyız:
- Türkiye’de gerçekten bir Kürt sorunu var mıdır? Yoksa bu HDP’nin yarattığı yapay bir mesele mi?
HDP’nin neden değil, sonuç olduğunu görünce de şuna karar vermek gerek:
- Biz bu sorunu silahla mı çözeceğiz, yoksa uzlaşmayla mı?
Eğer silahla çözmekten yanaysak o zaman HDP’nin, herhangi geçerli bir hukuki gerekçeyle kapatılmasında, siyasi sakınca olmadığı ileri sürülebilir.

***

Ama eğer, Kürt kökenli yurttaşlarımızın karşılanması gereken haklı istemlerini içeren bir Kürt sorununun gerçekten var olduğuna ve bunun da ancak mutabakatla çözülebileceğine inanıyorsanız, o zaman Kürtlerin ve de Türklerin önemli bir bölümünde mutabakat yoluyla çözümün olasılığı da araçları da olduğu umudunu, velev ki mahcup bir şekilde de olsa, uyandırmış olan HDP’nin tam bu olayın ardından kapatılmasının siyasi hataların en büyüğü olduğunu görmemenize imkân yoktur.
Olaya bu açıdan yaklaşınca, Tayyip Bey’in de AKP’nin de Kürt sorununa demokratik ve barışcı bir çözüm bulmaya hiç de niyetli olmadıklarını hemen görebilirsiniz.
Tayyip Erdoğan ve AKP’sine sağlıklı teşhiş koyanlar, onların hiçbir zaman, hiçbir konuda, hiçbir şekilde, mutabakata dayalı demokratik çözümler üretemeyeceğini zaten biliyor ve söylüyorlardı ama bir türlü yeterince geniş kitlelere anlatamıyorlardı.
Şimdi olayın bizzat failleri gerçek suretlerini ortaya seriyorlar.
Tabii bu yolun da toplumsal maliyeti biraz ağır oluyor ama deneme yanılma metodunu uygulayanların yanlış denemelerinin bedelini ödemeleri de kaçınılmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları