Duvar Yazıları

Şehit dedesinin açgözlüye dersi

03 Ağustos 2015 Pazartesi

Mardin’de şehit düşen Antalya Serikli er Barış Akkabak’ın dedesi Ramazan Akkabak’ın fotoğraflarını gördünüz.

Babası terk ettiği için yıllarca kendisinin baktığı evladı gibi torununu yitirmiş 78 yaşındaki dedenin yoksul olduğu her halinden belliydi.

Bir çok gazete de dedenin pantolonunun yamasına, ayakkabısının deliğine, gömleğinin eskiliğine dikkat çekti.

Ama önemli olan Ramazan Dede’nin yoksulluğu değil.

Ramazan Dede, yoksul olabilir ama vakurdu, gururluydu.

Sadece şehit düşen evladı için “İçim yanıyor” dedi.

Kaymakamın, “Bir ihtiyacınız var mı” sorusuna, “Gözümden dolayı ayda 290 lira engelli maaşı alıyorum. Yetiyor. Hiçbir ihtiyacımız yok” dedi.

Gözü saraylarda, yalılarda, Mercedes’lerde, uçaklarda olanlar bu cevabı duydular mı bilmiyoruz.

Ama duysunlar.

Gözümüz Avni Paşa Köşkü’nde

Üsküdar’da, güzelim bir korunun içinde yer alan Hüseyin Avni Paşa Köşkü geçen yıl haziran ayınca cayır cayır yandı.

Köşk, Boğaz’ın en gösterişli yerinde olduğu için tüm İstanbul da “içi burkularak” bu yangını izledi.

Aradan bir yıl geçtikten sonra, korunun içinde iş makineleri çalıştığı haberleri geliyor.

Birgün gazetesinde, Olgu Kundakçı’nın yazdığına göre, iş makinelerini bölge sakinleri gördü.

Çevrede oturan bir mimar şunları anlatmış: “Ağaçlar yavaş yavaş kesildi. Çok bilinçli bir şekilde araziye yapılaşmanın önünü açıyorlar. Koruda çok sık ağaçların olduğu alanlar seyreldi. Orada kesim yapıldığını söylediğimizde yapılmıyor deniyordu, ancak ağaçların düştüğünü görüyorduk. Kurula kadar gittik. Normalde buraya çivi çakılamaz, kalıntı bulmadan burada herhangi bir yapılaşma yapılamaz. Ancak burada inşaat yapılacak gibi açtılar yerlerini. İş makineleriyle koruda zemin düzeltiyorlar.”

Malum burası, her ihaleyi alan “havuz mensubu” işadamı Mehmet Cengiz’e ait.

Bakan tehdit eder mi?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün açık açık söylemiş:

“İster erken seçim olsun isterse olmasın HDP’ye verilen emanet oyların önemli bir kesiminin ortadan kalkacağına inanıyorum. Hele hele 3 gün elektriksiz kaldığında bunu doğru değerlendireceğine inanıyorum.”

Bu nasıl sözdür, bu nasıl tehdittir?

Eskiden bazıları Doğulu vatandaşlara “sözde vatandaş” derdi, şimdi açık açık tehdit dönemine geçtik de haberimiz yok.

Murat Bardakçı’yı İmralı’ya yollayalım

Tarihçi Murat Bardakçı, “Ben Abdullah Öcalan ile Lübnan’da röportaj yapan ilk gazetecilerdenim. Lübnan’da günlerce konuştuk. O zaman sadece ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyet izni istiyordu” demiş ve şunu sormuş:

“Ama şimdi, çözüm paketi diyorlar ama ne olduğunu ben bilmiyorum, biri anlatsın.”

Murat Bardakçı’yı önce İmralı’ya, sonra da Beştepe’ye yollayalım.

Malum Erdoğan’la arası iyi, izni de çabuk alır.

Böylece adını bile yanlış bildiği “çözüm süreci”ni öğrenmiş olur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gargaraya getirmek 28 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları