En çok ‘barış’ın anlamı aşındı...

04 Ağustos 2015 Salı

Kan üzerinden siyaset yapmanın geçerli olduğu günler yaşanıyor.. Cenaze törenleri haber görüntüleri, kanlı terör eylemleri, bombardıman haberlerinin arka arkaya dizilmesi, çokluğunda.. Uçuşan barış çağrılarının anlamının aşındığı duygusu, savaşa karşı büyük çoğunluğun yüreğindeki kaygıları büyütüyor.. Seçim sonuçları tam da Türkiye’nin bölgesel sıcak savaşlara, bataklığa çekilmesine karşı etkin, uyarıcı sonuçları ortaya koymuşken... Demokratiklik ilkelerinde sınıfta kalınmış bir seçim sisteminin başta baraj, ağır engelleri, yasaklarına karşın, seçmen iradesinin Meclis’e yansımasında çok başarılı sayılabilecek bir demokratik temsiliyet, adaletli sonuç alınmışken...
4 partinin güçlü temsili ile parlamenter düzene, hukuk devletinin bağımsız yargı, güçler ayrılığı ilkelerine dönüşünün; siyasal partiler ittifaklarına kapıların açıldığı, sorunların barış içinde Meclis’te siyaset yoluyla çözülebileceği umudunun yeşerdiği bir geçişte her şeyin nasıl böyle tepetaklak, terör ve savaşa çekildiğinin şokundan çıkmak, toparlanmak zor. Sonuçlara bakarak İktidarları, yönlendirici Cumhurbaşkanlığı cephesinin ağır basması ile, seçim sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik “kan üzerinden siyaset” ataklarında, akıtılan kandan sorumlu IŞİD, PKK’den çok HADEP hedef alınarak, koalisyonlar, hükümet kurulmasının yolları kapanarak, Cumhurbaşkanı’nın egemenliğinde AKP azınlık hükümeti ile yeniden seçime gidilmesinin formülleri kotarılıyor. Kürt açılımına, barış içinde Meclis’te siyasi çözüm aranmasından rahatsız PKK yapılanmaları da, birdenbire gündeme soktukları infaz odaklı kanlı terör eylemleri ile TSK operasyonlarının önünü açıyorlar...
Doğrusu, birlikte insanca yaşam iradesinin büyük çoğunluğa dayalı, biraz da pasif çabalarını, barışın anlamını aşındıran en büyük tehdit, medya çağında toplumların güdülenmelerinde çok etkin kullanılan algı yönetimi araçlarıyla; “barış” olarak pazarlanan pek çok atağın içinde “kirli savaşların kirli çıkar oyunlarının” belirleyici olabilmeleri... İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti, barış içinde birlikte yaşayabilmenin ilkelerinin çiğnenmesine günlük siyasi kazanımlar uğruna seyirci kalmalar...

***

İktidarlarının “Kürt açılımının” ucu açık ayağı, çok farklı siyasal çıkarlar uğruna iki cepheden de gösterilmedi. ABD-AB siyasi odaklarının çıkar dönemlerine göre çok değişken projelerinin etkisini bir an için hafife almaya kalksak bile... Erdoğan, AKP liderliğinin hesaplarında Sünni İslam odaklı aşiretlerle ittifakların ağırlığında egemen olmak vardı... Demokrasi, barış içinde birlikte yaşam umudu olan Kürt kökenli çoğunluğun varlığı yadsınamasa da, dış destekli Kürdistan, en azından konfederal yapılanma özlemi içindeki Kürt siyaset örgütlerinin açılım yorumları çok farklıydı. PKK ya da ayırımcı siyasal Kürt örgütlenmelerinin, son Ortadoğu dengelerinde ABD, AB siyasi merkezlerince bölgede savaşacak en etkin askeri güç olarak görülmeleri ile de bağlantılı PKK ile PYD’de yaşanan değişim hafife alınabilir mi?
Altı çizimek koşulu ile, Erdoğan liderliğinde en çarpıcısı Suriye odaklı çelişkilerde, ABD merkezli politikalarla yaşanan büyük yol ayırımı... Ortadoğu bataklığından ABD’ye cenaze taşımama zorunluluğunu yaşayan ABD siyasetlerinde, bölgeden savaşacak ülke, olmadı terör örgütleri bulma arayışları... Sünni İslam üzerinden siyasetten vazgeçemiyen İktidarlarının, planlı olmasa bile sonunda dünya için tehdite dönüşen radikal İslamcı örgütlenmeler, İŞİD’le oluşan kollamacı ilişkileri... Bölgede, PKK-PYD ile İŞİD’in her kanlı çatışmalarında; Türkiye içinden İŞİD’in kollanması boyutlarından darbeler alan, İktidarları-Kürt cephesi açılım süreci... İktidarlarının son terör gerekçeli operasyonlarında bile İŞİD’in kollandığı gerçeğinin gözlemlenmesi...
Gerçek şu ki, Cumhurbaşkanlığı belirleyiciliğinde hükümetin, demokrasi, seçim sonuçlarına uyma yükümlülüğünde, çıkarcı, ilkesiz siyasetleri ile barışa yönelik yaklaşımları arasında bir farklılık söz konusu değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları