Olaylar Ve Görüşler

Rüştü Onur 95 yaşında

04 Ağustos 2015 Salı

Garip Akımının öncülerinden Orhan Veli’nin, “Son yıllarda Zonguldak, üç büyük yetenek yetiştirdi: Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip. Bu ne biçim keder! Üçü de arka arkaya öldüler” diye tanımladığı Zonguldaklı şairler; Rüştü Onur 22, Muzaffer Tayyip Uslu 24 ve Kemal Uluser de 29 yaşında yaşama veda etti.

“Ya aşklarım Ya şiirlerim ne olacak?”(*)

Dün 3 Ağustos’tu... Devrekli şair Rüştü Onur’un doğumunun 95. yıldönümü. Rüştü Onur, 1920’de Devrek’te doğdu.
İlköğrenimini burada, ortaöğrenimini de Zonguldak’ta tamamladıktan sonra Kastamonu’da başladığı lise öğrenimine Zonguldak’ta devam etti.
Zonguldak Çelikel Lisesi 2. sınıfında iken hastalığının (verem) artması nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Ereğli Kömür İşletmeleri’nde (EKİ)’nde Maliye Varidat (Gelirler) Memur Muavini olarak çalışmaya başladı. Hastalığı şiddetlenince, önce üç ay Zonguldak’ta, sonra da Heybeliada Senatoryumu’nda tedavi gördü.
İstanbul’dan Zonguldak’a dönerken Anafarta Vapuru’nda, annesi Ünyeli, babası ise Bitlis Eşrefhanoğulları sülalesinden olan Mediha Sessiz adlı bir kızla tanıştı. Bu tanışma, iki gencin hayatını değiştirdi.
Rüştü Onur biraz iyileşince Zonguldak’taki memuriyet görevine döndü. Onur, yolculuk sırasında âşık olduğu Mediha’yı unutmadı ve genç kadınla yazışmaya başladı.

Mediha’yla 18 gün
Rüştü Onur ile Mediha 7 Ağustos 1942 tarihinde Zonguldak’ta dayısının evinde nişanlandı. 15 Ekim 1942 tarihinde Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde nikâhları kıyıldı ve Mediha’ların Beşiktaş’taki evlerine yerleşti.
Evliliklerinin 18. gününde Mediha karın zarı iltihabından öldü (2 Kasım 1942). Onun ölümüne çok içerleyen Rüştü de ondan tam bir ay sonra 2 Aralık 1942 tarihinde ciğerlerinden gelen kanla boğularak yaşama veda etti.
İki sevdalı, İstanbul Ortaköy Mezarlığı’nda “Boğaz’ın lacivert sularına bakan” bir sırtta yan yana yatmaktadır.

Onur ve Garip Akımı
Rüştü Onur, kısacık ömrüne az sayıdaki ama kendine özgü tekniği ve üslubu olan şiirleri sığdırmış, “Garip Akımı”nın önemli temsilcilerinden biri olarak edebiyat tarihimizde yerini aldı. İlk hamurunu Zonguldak’ta edebiyat öğretmenliği yapan, dostu Behçet Necatigil’in yoğurduğu Onur, yakın arkadaşları Muzaffer Tayyip Uslu ve Kemal Uluser’le Zonguldak ve edebiyat dünyasının simgesi haline geldi.
Yeni İnsanlık, Varlık, Ses, Bağ, Serveti Fünun, Ocak, Kara Elmas, Yeni Zonguldak, Gündüz ve Değirmen adlı dergilerde, şiir, hikâye ve denemeleri yayımlanan Rüştü Onur, dönemin önemli edebiyatçıları; Abdülbaki Gölpınarlı, Oktay Rifat, Necati Cumalı, Salâh Birsel, Oktay Akbal, Müfide Gü zin Anadol ve İbrahim Behçet Kalaycı ile arkadaşlıklar kurdu.
Onur’un şiirlerinde yaşam ile ölüm hep bir bütün teşkil eder. Onu, Zonguldak’ın saçak altındaki maden işçileri, çocukları, kenar mahalle insanları, kuşları ve denizi yakından ilgilendirip hüzünlendirmiştir. Bu tutum da onun edebiyatımızda haklı yerini almasını sağlamıştır.

Vasiyeti ‘Şehir’
Onur, 12 Eylül 1940’ta Necati Cumalı’ya yazdığı mektubunda, “Ey benim mektuplariyle huzur bulduğum ve avunduğum kardeşim. Şehir’de buluşacağız. Her ne pahasına olursa olsun Şehir çıkacak... Şehir okuyucu kitlesinin karşısına yeni bir atmosferle çıkacak” diyordu.
Ömrü yetmediği için bu dergiyi çıkaramadı. Onun bu isteğini kendilerine bir vasiyet kabul eden şair ve yazarlar; İbrahim Tığ, Fahrettin Koyuncu ve Orhan Tüleylioğlu “Şehir”i çıkarmaya başladı. (Aralık 2004)
Zonguldak’ın tek edebiyat dergisi olan Şehir bugün 86. sayısına ulaştı. Şiirin merkezde olduğu bir şiir dergisi anlayışıyla, bir derya olan Türk şiirine katkıda bulunmaya çalışıyor.
Rüştü Onur’u doğumunun 95. yıldönümünde saygıyla anıyor yazımı Behçet Necatigil şu dizeleriyle noktalıyorum:
“Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta
Adı Rüştü Onur’du
Bilseydi hatırlanacağını
Ölümünden sonra
Memnun olurdu.”

(*) Rüştü Onur  

İbrahim Tığ Gazeteci-Yazar-Mimar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları