'İsrail'de Bir Filistinli Gibiyim'...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Başlık, önceki akşam bir eczaneye girdiğimde karşıma çıkan yurttaşın beni görünce ağzından dökülen ilk sözler...

Ergenekon operasyonunun dalgaları toplumda da ciddi bir dalgalanmaya neden oldu. Sıradan insanlar bile hükümete yönelik bir söz edecekleri zaman önce ellerini cep telefonuna uzatıyorlar, Abi dinliyorlardır, ama olsun deyip devam ediyorlar:

Ne olacak bu işin sonu?

Hukuki sonuçları bir yana, Ergenekon operasyonunun toplumsal sonuçları çoktan ortaya çıktı. Toplumda ciddi bir tedirginlik var. Bir gazetecinin doğal görevini yapmasına bile neredeyse büyük bir cesaret gözüyle bakılıyor.

Ya devlet kurumlarında?

Yargıdan başlayalım...

Kanadoğluna yönelik uygulama deyim yerindeyse yargının bacasından aşağı bir tuğla atmak gibi bir şeydi.

Mesaj açık:

Ergenekon dalgası yargı kurumlarını da vurabilir...

Yargıtay mesajı almış görünüyor. Dün toplanan Yargıtay Başkanlar Kurulu operasyonları hukuki zeminden başlamak üzere bütün boyutlarıyla masaya yatırdı.

Aynı mesajı Kanadoğlu da almış olmalı ki, laiklik mücadelesinin altını bir kez daha çizme gereği duydu.

***

Askerlerin durumuna gelince...

Operasyon günü başlayan hareketlilik dün de devam etti. Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ arasında gerçekleşen olağandışı görüşme her şey bir yana, Ergenekon operasyonlarının hukuk zemininin dışında sonuçlarının olduğunu ortaya koyuyordu.

Ergenekon dalgalarının görevdeki askerlerle ilgili ayağı teğmenlerle başlamıştı. Sonra yüzbaşı ve yarbay düzeyine çıktı. Son operasyonda gözaltına alınanlar arasında görevdeki albaylar da var. Zincirin nasıl seyrettiğini yorumlamaya gerek yok!

Ahmet Taner Kışlalının ordu için kullandığı şöyle bir tanım vardır:

Büyük dilsiz!

Ordu doğası gereği fazla konuşmaz. Türkiyede bu gelenek dönemsel koşullar içinde zaman zaman kırılıyor. Ancak iş karşılıklı konuşma ve bildiri yayımlama ortamına dönüşünce daha da karmaşık hale geliyor. Kışlalının da vurguladığı gibi ordunun her gün konuşması olanaksız. Ama siyasi iktidarlar için durum tam tersi. Her gün konuşmaması olanaksız.

Sözü getireceğimiz yer şu; öyle anlaşılıyor ki askerler bildiri yayımlamanın sonuç alıcı bir yöntem olmadığını düşünüyorlar...

***

Ankara ve İstanbuldaki dünkü görüşme trafiği, Ergenekon olayına sadece dava gözüyle bakılamayacağını, bakılmadığını bir kez daha ortaya koyuyordu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın şu değerlendirmesinin altını ayrıca çizmek gerekiyor:

İntikam kokusu alıyorum...

Son operasyonda gözaltına alınanları kimliğine, kamuoyundaki görünümüne, görev yaptığı döneme göre irdeleme yapmak gerekirse, yakın geçmişteki üç ayrı dönemin bugüne taşınmakta olduğunu görüyoruz:

1- 28 Şubat süreci...

2- AKP iktidarının ilk yıllarındaki gerilimler...

3- 11. Cumhurbaşkanının seçiliş süreci...

Henüz elimizde resmi bilgiler olmadığı için bu konularda kesin bir değerlendirme yapamayız. Ancak dünkü medya yelpazesine baktığımızda bu üçlü süreci görüyoruz.

Bu dalgalanmalar içinde bütün dileğimiz hukukun ve yargı kurumlarının sürecin bir parçası olmaması; tam tersine süreci belirleyecek sağlam bir zemin oluşturması.

ankcum@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları