RTE, Sınıra Dayandı

27 Ocak 2014 Pazartesi

Bir insan, güç olarak nereye kadar ulaşabilir?
Bu soru Erdoğan için... Durmadan daha büyük bir güce ulaşma çabası nereye kadar?
Kısa tarihine çok şeyler sığdırdı, epey şey başardı. Türkiye’de hemen her şey ondan sorulur oldu... İşadamları bile onun iki dudağı arasında sıkışıp kaldı. Medya patronları diz çöker gibi oldular veya bir kısmı öyle davranıyor hâlâ. Ama ilk fırsatta bıçaklarını saplayacaklarına kuşkum yok.
Ama büyük başarısızlıklar yaşamaya başladı “Usta”. Mesela Ortadoğu’da İslam ülkeleri lideri olma düşü çöktü. Suriye’de karizmayı tam çizdirdi. Cemaatin, iktidarın ve çevresinin, yolsuzluk ve rüşvetten şişmiş karnını delik deşik etmesini engelleyemedi! İşadamlarına bağırıp çağırıyor, ama korku eşiği aşıldı, artık vayy sen TÜSİAD diye bağırmasının eski etkisi kalmadı. Bir de onlara vatan hainleri diye seslenmesin mi! Oysa kendisinin bu yolda attığı bütün adımlar “milli ekonomi”yi çökerten cinsten, onlara artık tarih olmuş “vatan haini” suçlaması yapıyor, ama bu yaptığının belki de esas “vatan hainliği” olabileceğini hiç düşünmeden...

***

Bir nefret dolu ki, sorma gitsin.. “Sağlam İrade” sloganlarına sığındı, demek istiyor ki “dimdik ayaktayım hâlâ, hepinizin canına okurum”. Ama aldırış eden?! RTE sınırına gelip dayandı. Hatta duvara çarptı, gerilemeye başladı!
Bir HSYK’yi geçiremedi! Sağa gitti, sola gitti, Meclis’te adamları tekme tokat kafa göz yardı... Yalnız kaldı “Usta”. Kendisi ve adamları... Tek Allah’ın kulu yanında değil! ABD ve AB’den sert uyarılar geliyor, onları ikna için Brüksel’e uçtu “Usta”... “Paralel devlet”i anlatmaya, HSYK’nin neden değişmesi gerektiğine inandırmaya kalkıştı. Ama kendisine “yolsuzluk ve rüşvet” dosyaları gösterildi, “savcıların elini serbest bırak da olayı araştırsınlar” öğüdünü aldı.
Bir zamanlar baş destekçileri olan Amerikalı Abramowitz ve Edelman isimli Türkiye uzmanları, Washington Post’taki son yazılarında, Erdoğan’ın tek amacının “Rüşvet ve soruşturmaları savuşturmak değil, aynı zamanda muhalefeti bastırmaya ve Türkiye üzerindeki kontrolünü genişletmeye çalışıyor” diyorlar... El Hak! Şu sözlere bakın:
“Erdoğan’ın şu an izlediği yol, Türkiye’yi mükemmel olmayan bir demokrasiden, otokrasiye taşıyor. Bu kadar yakın bir müttefikin ve NATO üyesinin böylesine bir kadere sahip olması, ikili ortaklığa, Amerika’nın zaten sıkıntıda olan prestijine ve bölgenin demokratik geleceğine derin izler bırakabilir. Bu durum Türkiye’nin ekonomisine de zarar verebilir.”
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Yüksek Komiseri Stefan Füle, HSYK değişikliği ile “Kontrol bakana geçiyor. Dolayısıyla bu, Kopenhag kriterlerinin önemli bir unsuru olan yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve Türkiye’de kuvvetler ayrılığı konularında ciddi endişelere yol açmaktadır” diyor. Gül de, anayasaya aykırılık durumunda onaylamayabileceği işaretini veriyor.
RTE bombardıman altında, HSYK’yi askıya alıyor. Bakanın, HSYK’deki dairelerde yaptırdığı adam değişikliği ile yetinecek şimdilik. İstediği savcıları görevden aldırtıyor, dosyaları kapatacak savcıları da atıyor henüz... HSYK’yi askıya alması, gücünün sınırını belirliyor.
Başbakan, tüm güçlere sahip olmak için “kendini aşan” bir çaba içindeyken, birden her şeyi gerçekleştiremeyeceğini gördü. Bu, gerilemeye başlamaktır!

***

Hele dünkü konuşmasında, Sarıgül’ü CHP’den Baykal’ın 2004’te partiden attırmak için hazırlattığı “yolsuzluk dosyasını” göstererek kürsüden saldırması, gerilemesinin ve İstanbul’u kaybetme paniği içine girdiğinin bir göstergesi! O dosya, bildiğim kadar yargıdan da geçmişti. 11 yıldır iktidardasın, neden Sarıgül’ü mahkemeye verdirmedin!
Acaba elinde Sarıgül’ün önde gittiğine ilişkin, yaptırdığı bir araştırmanın sonuçları mı var!? Öyle olsa gerek ki, Topbaş yerine bizzat kendisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kampanyasını sürdürmeye başladı! Burayı kaybederse, diktatörlüğüne destek olarak kullandığı “milli irade” tarafından götürülme sürecine girdi demektir.
Tabii, İstanbul’un akıttığı rant kesildi mi, yandı gülüm ketenhelva..

***

Başbakan, genişleme-büyüme gücünün sonuna ulaştı. Bu net gözüküyor. Dikta heveslileri süreç içinde hep yalnız kalır!
Türkiye, RTE’nin mutlak güç istediğini kaldırabilecek ne ananas ne muz cumhuriyetidir.
Her ne kadar muhafazakârlık ülkemin damarlarına işletilse de, Cumhuriyetin bu ülkeye kazandırdıklarını değil RTE, hiçbir diktatörlük heveslisi yerli ve yabancı güç yok edemez...
Kısa sürede, bunları doğrulayan yeni gelişmelere tanık olacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları