Veri Gizleme ve Bir Öneri

13 Ocak 2009 Salı

Ekonomi çok kırılgan bir süreçten geçiyor. İşsizlik büyüyor. Başta sanayi olmak üzere, üretim düşüşleri tarihsel olarak görülmedik düzeylere iniyor. Hükümet, çözümsüzlük içinde, bir kez daha, IMF’nin kapısını çalmak zorunda kalıyor.

Bu ortamda hükümet, IMF ile görüşmelerde kullandığı ekonomik verileri, özellikle de bütçe bilgilerini, gizli tutuyor; ülkenin kamuoyuna açıklamıyor.

Bu köşede birkaç kez vurgulandı. Güvenilir ekonomik verilerin elde edilmesi ve açıklanması hükümetin birincil görevidir. Veri işini kişiler ve özel kuruluşlar yapamaz. Veriler, ekonomi ile ilgili her karar alıcının, “körlükten kurtulması için” gereklidir. Verileri, özellikle de bütçe gibi, vergisi ve gideri ile tüm toplumu bire bir ilgilendiren bir konudaki bilgileri kendi kamuoyundan gizlemek, demokratik ve saydam bir hükümetin yapabileceği iş değildir. Eğer hükümet verileri gizliyorsa, ki gizliyor, başta siyasi partiler olmak üzere, sendikaların, meslek oda ve birliklerinin, işveren örgütlerinin ve basın-yayın dünyasının bu duruma isyan etmesi ve hükümetin topluma doğru bilgi verme sorumluluğunu yerine getirmesini sağlaması gerekir.

Hükümet, IMF ile yürüttüğü görüşmelerde kullandığı ekonomik ve toplumsal sayıları en kısa zamanda kamuoyuna açıklamalıdır. Her gün binlerce insanın işini ya kaybettiği ya da kaybetme korkusuyla yaşadığı; işyerlerinin art arda kapandığı ve yoksulluğun kol gezdiği bir ortamda bir de verilerin üzerini kapatmak, kaldırılamayacak kadar ağır oluyor!

***

Öneriye gelince... Yaklaşık 2.5 ay sonra yerel seçimler var. Yerel seçim süreci, toplumun en ağır sorunu olan “işsizlik” sorununa çözüm üretebilir; üretmelidir. Bu konuda özellikle CHP’li belediye başkan adaylarına, seçimlerden önce ve sonrasında büyük sorumluluk ve görev düşüyor.

Seçimlerden önce yapılması gereken, yerel düzeyde, yani her adayın kendi belediyesi için, bir “özel iş bulma programı” hazırlamaktır.

Özel iş bulma programı, öncelikle, ilgili belediyenin yapabileceği toplumsal, kamusal işlerin bir dökümünün çıkarılmasıyla yola çıkmalıdır. Küçüklü büyüklü tüm belediyelerin altyapı sorunları vardır; belediyelerin sorumluluk alanlarında yaşam kalitesinin yükseltilmesi önemlidir.

Belediye başkan adayları, bu işin uzmanlarına ön çalışma yaptırmalıdır. Bu bağlamda çevre temizliğinden ağaçlandırmaya; çocuk yuvasından eğitim kurslarına, bunlardan sağlık hizmetlerine ve huzurevlerine oradan kültür, sanat ve internet kullanımı alanlarına uzanan pek çok konuda yeni hizmet alanları açılmasını ya da var olanların çoğaltılmasını; bunların niteliklerinin iyileştirilmesini içeren çalışmalar yapabilir; yapılmalıdır.

Buradan, başkan adayları, hangi alanlarda ve kaç kişiye iş bulunabileceğini saptar. Bu süreçte, ek olarak, belediye biriminin sorunlarının daha somutlaşması, bunların çözümleri için öneriler ve bu işlerde çalışacak uzmanların ortaya çıkması, halkın ve var olan sivil toplum kuruluşlarının, yaşadıkları belediye ile yakınlaşması da sağlanacaktır.

Seçimlerden önce yapılacak ikinci iş, iş bulma programının maliyeti ve bunun hangi kaynaklardan sağlanacağıdır. Belediye bütçesinden özel iş bulma için ayrılabilecek tutar ile yaratılabilecek ek kaynaklar saptanmalıdır.

Üçüncü olarak, açılacak yeni iş alanlarında çalışacakların, “nesnel ölçütlere” göre nasıl seçileceğinin önceden açıklık kazanması büyük önem taşıyor. İşe almada asıl belirleyici olarak ailenin yoksulluk durumu seçilmelidir. Bu bağlamda, ailedeki iş arayan sayısı, ailenin geliri; işsiz kalınan süre ölçü alınabilir. Yoksullukla birlikte kadınlara ve engellilere öncelik verilebilir.

Son bir nokta daha var. Özel iş bulma programında çalışanların, çalışma saatlerinin yarısı “eğitime” ayrılmalıdır. Buradaki eğitim, işe alınacak kişiyi ileride “iş bulabilir” özelliğe kavuşturma amacını taşımalıdır. Program, iş ve eğitimi bir arada yürütmelidir.

Yerel yönetim kaynaklı programlı bir iş bulma uygulamasının ekonominin canlanmasına yapacağı katkı ve sağlayacağı toplumsal yarar da ayrıca önemlidir.

***

Yaşanmakta olan ekonomik bunalımın, kapitalist sistemin yaşadığı en ağır ekonomik çöküntü olan 1929 Büyük Bunalımını andırdığı, doğru olarak, yazılıyor. Şu nokta da biliniyor ki, o yıllarda uygulamaya konulan özel iş bulma programlarının uygulanmasında yerel yönetimler kaçınılmaz olarak etkin bir biçimde çalışmışlardır. Kimi Kuzey Avrupa ülkelerinde o tarihten kalma özel iş bulma programları günümüzde de yürürlüktedir.

Kendi halkından ekonomik verileri gizleyen bizdeki hükümet belediyelerin özel iş bulma programları uygulaması amacıyla, destek olur mu? Örneğin bütçenin çok değil yüzde bir-ikisi dolayında bir parayı bu işe ayırır mı? IMF buna izin verir mi? Ancak, “İşsizlik yaşamsaldır ve iç ve dış gelişmelerin toz-dumanı içinde hükümetin ‘işsizleri düşünmesi’ nasıl beklenir” gibi bir soru akla gelmemelidir…

Bu sorular bir tarafa, eğer geçmiş sol kimliğinden hâlâ bir damar taşıyorsa CHP’nin böyle bir programı seçime girdiği tüm belediyeler için, hızla oluşturması, kaçınılmaz bir zorunluluk sayılmalıdır. Partiler bellekleriyle yaşar. 2002 seçimleri öncesinde hazırladığım “İşsizliğe çözüm” konulu teknik çalışma CHP yönetiminin elinde olmalıdır. CHP, işsizliğe çözüm programları yapmaya başlarsa başta iktidar partisi olmak üzere diğerleri de bundan etkilenebilir. Kaldı ki ancak böyle yaparsa CHP daha çok sayıda belediyede iktidara gelir. Böylelikle CHP için de ülkede iktidar, “düşlenmenin” berisine, belki gelir!

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları