Cemal Süreya

15 Ocak 2009 Perşembe

Çağdaş şiirimizin en ilginç kişiliklerinden biriydi Cemal Süreya. 9 Ocak 1990 günü öldüğünde daha elli dokuz yaşındaydı. Garip bir rastlantı ama kuşağının öteki önemli şairleri Edip Cansever, Turgut Uyar ve Metin Eloğlu gibi o da altmışına bile ulaşamadan ayrılmıştı bu dünyadan.

Çoğu şair için yüreğini yemektir şiir yazmak. Belki de böylesi şiir dolu hayatlara, yürekler daha fazla dayanamıyor.

Cemal Süreya, şairi tanımlarken jest kavramı üzerinde özellikle durur. Ona göre şair, öteki özelliklerinin yanında jesti olan biridir. Buradaki jest sözcüğünü, kendine özgü davranış ve yaşam özellikleri olan biçiminde algılamak gerekir. Kendisi de imzasının çizgisel özelliklerinden başlayıp yaşam biçimine dek böylesi renkli bir kişilikti.

Asıl şiirimize getirdiği yeniliklerdi elbet onu önemli kılan. Ellili yıllarda İkinci Yeni olarak adlandırılan yenilikçi akım içindeki şairlerin büyük bölümü karanlık bir şiire dalmışlarken, o sanki dönemini aydınlatan şiirler yazdı. Türkçeden bir kıl kopar; içinde güneşler, dünyalar, ırmaklar vardır sözünün karşılığını dil ve anlatımıyla pırıl pırıl ışıldayan şiirleriyle gösterdi.

Kendi sesini onun kadar erken bulabilmiş şair sayısı azdır. En güzel şiirlerinden olduğuna inandığım Güzelleme ve Aşk adlı şiirlerinin yazılış tarihleri 1954tür. Yani yirmi üç yaşında, en güzel şiirlerini yazabilmiş bir şair.

Cemal Süreyanın bu denli başarılı bir şair olmasının ardındaki temel neden ise çok açık: Elbet büyük yeteneğinin yanı sıra yaptığı işi, yani şiirin ne olduğunu iyi bilmek.

Cemal Süreyanın şiir sanatını ne denli iyi bildiği, sonraki yıllarda yazdığı düzyazılarda, yaptığı çevirilerde çok açık olarak ortaya çıktı. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmed Arif, Can Yücel gibi çağdaş şiirimizin önemli şairleri üstüne neredeyse en değerli incelemeleri o yazdı. Yazıları bugün de şiir sanatının inceliklerini öğrenmek isteyenler için ilk başvurulacaklar arasındadır.

Şiir dilindeki parlaklığı, düzyazıda sürdürebilmesi bir başka önemli yanıdır. Onun düzyazılarını ya da çevirilerini okumak, aynı zamanda Türkçenin güzelliklerini tatmanın da bir yoludur.

Cemal Süreya, yaşamı boyunca, şiirleri, yazıları, dergiciliği, serüvenleriyle; adı Cemal Süreya olan efsane bir şairi usul usul oluşturdu. Hayatının, Üstü kalsın dizesiyle noktalanması da bu sürecin etkileyici sonudur.

Sevda Sözleri adlı toplu şiirleri bugün en çok satılan şiir kitapları arasındadır. Sesinin bugünün kuşaklarına ulaşabilmiş olması, şiir adına da, gelecek adına da bir umuttur.

***

Nedim Gürselin son kitabı Allahın Kızları için önce takipsizlik kararı verilip, ardından bir başka mahkemece altı yıla kadar hapis istemiyle dava açılması, 12 Eylül günlerinde başımdan geçen benzer bir olayı anımsattı bana.

1978 yılında Sanat Emeği dergisinin yazıişlerinden sorumluydum. Daha önce yargılanıp aklanmış bir metni yeniden yayımladığım için dava açılmıştı. Aynı konuda kesinleşmiş bir karar olduğundan dava sonucunun aklama olacağından çok emindim ama dosya 1980 darbesinden sonra sıkıyönetim mahkemesine gönderilince, bir buçuk yıllık hapis cezasına hükmediliverdi. Baskı dönemlerinde hak hukuk bir yana bırakılıp, adalet de keyfileşiyor.

Pek çok başka olayın yanında, Nedim Gürsele açılan dava, yeniden böyle bir sürece girdiğimizin bir göstergesi.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları