Hikmet Çetinkaya

Yüreğim yangın yeri...

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hayatın içinde sıradan sözcükler vardır... Sokakta, kahvede söylenen bu sözcüklerdir...
Sıradan bir insanın sözleri, bir bakarsınız şiire dönüşür...
Duygusallığın kuyusu insanın sıcakta üşümesine benzer...
Bir Güneydoğu kenti düşünün, adı isterseniz Varto olsun.
Bembeyaz badanalı evler, dükkânlar, bir ana cadde, sokaklar...
Kör terör orada can alsın, kan aksın, bölgeden şehit cenazeleri gelsin.
Varto’da PKK’nin döşediği patlayıcılar, kazdığı hendekler, kurduğu mayınlı tuzaklar...
Gözlerinizi yumun, kireçle badanalanmış duvarlarda güneşin yansımasını aklınıza getiren bir an olsun.
Gözleriniz kamaşıyor ve acıyor değil mi?
Peki, ya yüreğiniz?
Varto’da yaşayan çocuklar, ölüler, kardeş kanından rant sağlamak isteyenler...
Terör ve umutsuzluk kuşatmış her yanımızı.
Benliğini saran bir rüzgâr, fırın ağzına dönmüş ilçeyi yanıp tutuşturuyor.
Bak o caddenin köşesindeki dükkânın kepenklerine. Delik deşik kepenkler, duvarlar.
Sanki savaş olmuş orada. Çaresiz gençler, insanlar...
Ne konuşuyorlar, saat kaç?
Sokağa çıkma yasağı bitmiş...
Halk evlerinden çıkamıyor korkudan!
Ortalık cehennem gibi...
Şehit aileler isyan etsin genç polislerin, askerlerin ardından, kimin umrunda!..
Ne diyor muhterem:
Ne mutlu şehit ailesine!”

***

O zaman gönderseydin oğlunu, damadını kan gölünün kıyısına.
Tepkisi büyük halkın...
Kırıkkale’de ve Kars’ta!
Vatana feda edilen evlatlar... Onların anaları, babaları, eşleri, çocukları, kardeşleri...
Gözler kan çanağı!
Hava bunaltıcı, hava çok sıcak!
Alev alev yanıyor Varto, Lice, Silvan, pek çok ilçe...
Varto’da gün aydınlığında yeni bir hayat başlıyor. Savaştan çıkmış bir yer gibi Varto. Çevreye saçılan ceset parçaları. Dükkânlarını açan esnafın gözlerindeki korku.
Fotoğrafta görüyorum bunları...
Kazılan hendekler, dört PKK’li teröristin öldürüldüğü haberi.
Lice ve Silvan’da da sokağa çıkma yasağı başladı!
Bir güç, haydi bir el, diyeyim, 7 Haziran seçimlerinden sonra terör belasının fitilini ateşledi...
Suruç acısını unuttuk, Ceylanpınar’daki iki polisin şehit edilmesinden sonra...
Bölgede yaşayan bir arkadaşımın söyledikleri şuydu o zaman:
Buralarda at izi it izine karıştı, kimin eli kimin cebinde belli değil. Hele Suriye sınırında beş-altı devletin istihbarat birimleri cirit atıyor...”
Bunları biliyoruz, zaman zaman yazıyoruz...
Peki, PKK bu kanlı eylemlere ne zaman son verecek?
Devletin askeri, polisi silah bırakmaz. Silahı bırakıp terör eylemlerini sonlandıracak olan PKK’dir...
Bunu ivedi olarak yapmalıdır...
Olan bu ülkenin yoksul çocuklarına oluyor; analarına, babalarına, eşlerine.

***

Bir yanda Güneydoğu’da çatışma ortamı, ölüm, kan; öte yandan Ak Saray’ın “fiili yönetimi”nde erken seçim havası...
Dolar zirve yapmış, ekonomi duraksamış, turizm gelirleri düşmüş...
Haberleri dinlerken gözlerimi yumuyorum bir süre.
Evrenin gökkuşağı rengini görüyorum beyaz ölümlerin gölgesinde. Hayat için yazı sayfasının içinde yitip gidiyorum.
Ağustos hoyrat ve delişmen!
Her türlü gözdağını kara kötülükten arıtıp güneşin kucağına esrik kuşlarını serpmek istiyorum Elitis gibi...
En gizli düşlerimizin üstüne kanat germek, yangın yerine dönüşen yüreğimi söndürmek istiyorum.
Kaygı ve kararlılığın içine gömülmeden; salt kararlılıkla, sevecenlikle, yeryüzünün masmavi atlasında savaşı değil barışı, insan olmanın erdemini savunuyorum...
Korkuyorum ülkemde bir etnik çatışma çıkmasından Turhal’da yaşananları okuyunca...
Kaygılıyım!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları