Alayına isyan

25 Ağustos 2015 Salı

Şehitler ölmez...
Peki, neler ölür?
Yarın tanışsan birlikte gülüşeceğin o delikanlının neşesi ölür.
Aynı yerde çalışsan kanka olacağın o delikanlının dostluğu ölür.
Barda sarhoş olsan çılgın gibi dans edeceğin o delikanlının hevesi ölür.
Maça gitsen yanında aynı heyecanla oturacağın o delikanlının coşkusu ölür.
Politika tartışsan çayına iddialaşacağın o delikanlının inancı ölür.
Tanısan kardeşin kadar seveceğin o delikanlı ölür.
Sana şöyle bir baksa âşık olacağın o delikanlı ölür.
Askerliği bir bitse...
Dağlardan bir inse...
Belki de her şeye lanet edecek o delikanlının fırsatı ölür.
O yıllardır ölür.
Ve sen yıllardır ölü sayarsın.
Üç onlardan, beş bizden.
Beş onlardan, üç bizden.
Peki, onlar kim, biz kimiz?
Bu soru hiç gelmez aklına.
Vahşi sistem savaşı meşrulaştırır; ikiyüzlü ahlak içselleştirir; öğrenilmiş korku sistemleştirir.
Bu kısırdöngünün hedefindeki ilk şey mantığın, ikincisi vicdanın.
Askerliğin mecburiyeti...
Dağa çıkmanın cazibesi..
Rütbelerin hiyerarşisi...
Sınırlar, saldırılar, eski savaşlar...
Gerillalar, kahramanlar, madalyalar...
Irklar, soylar, inançlar, intikamlar...
Cengâverlikler, yenmeler, devirmeler...
Hamasi çirkinliklerle süslenmiş leş gibi bir tarih pelerini sırtında gülle misali.
Onu sürükleye sürükleye yücelttiğin uygarlık artık ayaklarına dolanıyor.
Asırlardır, şuursuzca savaşa gidip ölecek yeni çocuklar doğuruyorsun;
Ve aptal gibi sayıp duruyorsun.
Üç onlardan, beş bizden...
Beş onlardan, üç bizden...
Sonra onlar ölüyor, sen yaşıyorsun.
Ve her güne, ibadet eder gibi, yeniden ölü sayarak başlıyorsun.
Yas tutmayı ayıplayan ve savaşı bir kan davası sayan öfkeli cümleler kura kura, derin bir kuyuda kayboldun nesiller boyunca.
Ancak bir gün o kuyunun dibinden farklı tonda bir çığlık duyacaksın.
Mesela üniformalı bir asker tabutlara vura vura “Yeter artık, kimse için ölmeyeceğim, öldürmeyeceğim” diye bağıracak.
Mesela eskiden dağda olan bir gerilla sırtındaki tüm silahları gömecek, içindeki tüm öfkeleri söndürecek.
Normal zamanlarda hiç bekleme, kimse asla açık açık “Savaş bok gibi bir şeydir” demez sana.
Ancak kışlada ve dağda ve sokakta savaşa rahmet yerine lanet yağdığında...
İşte o zaman...
Anca o zaman...
Alayına isyan.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları