Hesapsız ve hesaplı tepkiler

28 Ağustos 2015 Cuma

Tepkiler vardır: Hesapsızdır, duygusaldır, kendiliğindendir...
Tepkiler vardır: Hesaplıdır, düşünülmüştür, hazırlanmıştır.
Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’nın tepkisi hesapsız bir tepkidir:
Medyaya göre, kardeşinin cenazesinde, “Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında. Vatanına, sevdiklerine doyamadı. Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonradan savaş diyor” demiş.
Sonra da: “Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman, oraya git” diye haykırmış.
Herhalde bu haykırış, “Amacım şehit olmak” diye ahkâm kesen bir bakan üzerinden iktidara yönelik olarak dile getirilmiş...
Ben kardeş acısı, evlat acısı nedir bilirim, çünkü ailemde yaşadım...
Özellikle cenaze anlarında insanların kendilerini kaybettiklerine çok tanık oldum:
Ağabey Yarbay Alkan’ın sözleri normal ve hesapsız bir tepkidir; hukuken de bunlarda bir sorun olduğunu sanmıyorum.

***

Bu arada şehit cenazeleri konusunda Erdoğan da önceden düşünülmüş, hesaplı kitaplı tepkiler veriyor:
Medyaya göre bir cenazede “İnanıyoruz ki şehadet makamına ulaşmış olan bu şehidi uğurluyoruz. Ne mutlu onun ailesine, ne mutlu onun tüm yakınlarına” demiş.
Yine medyaya göre bir cuma namazı çıkışında “Bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmuştur, bundan sonra da yoğrulmaya devam edecektir” buyurmuş.
Bu sözleri, “Analar ağlamasın” diye bizzat kendisinin formüle ettiği politika açısından eleştirilebilir mi?
Eski politikasıyla ters düştüğü için elbette eleştirilir!
Fakat hukuken bu sözleri söylemesinde bir sakınca yok.

***

Ama Erdoğan’ın tekrarladığı bir söz var ki, bir Cumhurbaşkanı bunu hukuken söyleyemez sanıyorum:
Muhtarlarla yaptığı toplantıda, medyaya göre: “Ufukları Beştepe ile uğraşmanın ötesine geçemeyenlerin milletimize derdine derman olma ümidi vermesi mümkün değildir. Zaten Beştepe’nin adresini bilmeyenlerle de bizim vakit geçirecek bir zamanımız yok...” demiş.
Daha sonra yukarda sözünü ettiğim cuma namazı çıkışında, yine medyaya göre, bu sözünü tekrarlamış:
“Ana muhalefet partisinin başındaki zat… Beştepe’nin adresini bilmeyeni niye Beştepe’ye çağırayım ki...

***

Anayasaya göre başbakan atamakla yükümlü olan bir Cumhurbaşkanının, insanların düşüncelerine bakarak, kişisel duygularına göre hareket edebileceğini düşünmüyorum...
Üstelik ana muhalefet partisi olan bir siyasal parti genel başkanını, “Beştepe’nin adresini bilmiyor” diyerek, muhatap almaktan kaçınabileceğini hiç sanmıyorum...
Acaba, Kaboğlu, Teziç gibi hukukçular buna ne der?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları