Güncel ve Devrimci

28 Ağustos 2015 Cuma

Osmanlı’da oyun çoktur, önemli bir kısmı da Bizans’tan öğrenilmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu “değerli” mirası korumaya özen gösterdiğimiz ortada. Kurtuluş Savaşı’nı zaferle tamamlamanın verdiği güçle tarih ölçeğinde kısa, çok kısa bir süre devrimci bir ahlak egemen olsa da serbest piyasacılığın “kaçınılmaz” bir tercih olarak kabulü ile birlikte o eski miras da naftalin kokulu sandıktan çıkıverdi.
Bundan sonraki tarihimizde özellikle siyaset sahnesinde ve kuşkusuz toplumsal bir ahlak olarak alavere dalavere baskın hale gelmiştir.

***

Seçim hükümetinin kuruluşundaki tuhaflıkların bu nedenle şaşılacak bir tarafı yok. Siyasette düşkünlük, yozlaşma hem mirastan güç alıyor hem de yeni ve modern öğelerle zenginleşiyor. Yalan artık resmi ideolojinin çimentosudur. Her söz, her konuşma, her demeç daha önce söylenenlerin “ahlaki”, mümkünse dini bir kılıf içinde reddiyesi oluyor; Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanında ustalıkla anlattığı gibi geçmiş siliniyor, yeni politikaların hayat bulması için yeniden yazılıyor. Büyük Birader’in sloganı her yerde, her alanda geçerlidir artık; “savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür.”

***

Böyle bir politikanın sürdürülebilmesi hiç kuşku yok baskı, zorbalık olmadan mümkün değildir. Savaşı barış olarak yutturmak, köleliği özgürlük gibi sunmak ve cahilliğin gücüne yaslanmak belki bir iki dönem başarılabilir ama hayatı zorlayan ahlaki değerlerle alay eden politikaların da bir sonu olmak gerekir. Gerçeklerin kendini acı ama çok acı bir şekilde anımsattığı zamanlar geldiğinde yalanla üstü örtülmüş ekonomi çöker, dış politika sürünür, boş kahramanlıkların işe yaramadığı görülür, halk üstüne çöken karabasanın sahibini tanıyıverir.

***

Okurlarım bana gönderdikleri iletilerde analizlere katıldıklarını ama çare kısmına gelince bir sessizliğin egemen olduğunu yazıyorlar. Çok haklıdırlar. Gerçek çözümün uzun ve çileli bir geçişten sonra sosyalizmin egemenliği ile ortaya çıkabileceğini söylemek bir şeydir ama “şimdi ne yapmalı” sorusuna yanıt vermiyor. Güncel mücadele devrimci güncel yanıtlar ister. Alavere dalavere politikacılarının egemenliği altında zorbalıkla karşı karşıya kalanlar bu duruma bir son verebilmek için ellerinden geleni yapmazlarsa olabilirliği kanıtlanmış, büyük bir deney geçirmiş, kendi sorunlarını çözebilme yeteneğini geliştirmiş sosyalizme ulaşmanın yollarını da açamazlar.

***

Bugün ne yapacaksın sorusuna vereceğimiz yanıt sonraki günlerde neler yapılabileceğinin kapısını açar. Üstelik mücadele yöntemlerini de genellikle karşı taraf seçer. Burada önemli olan karşı tarafı olabildiğince yalnızlaştırmak, bunu da soyut değil somut bir gerçeklik olan halkın gücüyle yapabilmektir. Karşı taraftan öğrenilecek ne kadar çok şey var. Muhtarları toplayarak “siyasetin” tüm hünerlerini gösterenler, çözüm üretme çabasına girişen bizlere toplumun en alt birimleriyle diyalog kurmanın, oralarda örgütlenmenin önemini anlatmıyorlar mı? Herkesten, kimi zaman hasımlardan da bir şeyler öğrenilebilir; Twitter âleminde müstehzi bir edayla “muhtarlar mı ha ha ha” şakası yapmanın âlemi yoktur...
Çare mi soruyorsunuz; akıl vermek gibi olmasın ama işte orada, oralarda bir yerlerdedir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları