Meriç Velidedeoğlu

Artık sözün bittiği yerdeyiz!

28 Ağustos 2015 Cuma

2002 yılında “AKP” neredeyse “sıfır” terörle iktidarı almıştı: “Başbakan R.T. Erdoğan”ın yönetimindeki ülkede “2007”ye girildiğinde “terör” olayları alabildiğine yoğunlaşmış, ardı ardına cenaze törenleri yapılıyordu.
Bu yılın, “9 Mayıs-7 Haziran” arasında, bir aylık sürede “25 şehit”le iyice tırmanışa geçen terör yürekleri dağlıyor, gözyaşları dinmiyordu.
O günlerde “Hürriyet”te “Bekir Coşkun”, cenaze törenleri sırasında ya da ardından “bir politikacının, bir bakanın, bir bürokratın, bir milletvekilinin (...) ağladığını hiç mi hiç görmedim!” diyordu...
Oysa “Başbakan Erdoğan” her gün için bir “şehit”i uygun görüp şöyle seslenecekti: “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!”
Asker ise yıllardır acısını, gözyaşını içine “gömüp dökerek” şehitlerini uğurluyordu ta ki düne dek; “23 Ağustos” günü şehit “Yüzbaşı Ali Alkan”ın cenaze töreninde ağabeyi üniformalı “Yarbay Mehmet Alkan”ın, kardeşinin tabutuna sarılması, konuşması büyük yankı yaptı.
Yüzbaşı “Ali Alkan”ın şehit olduğu gün ise, “Cumhurbaşkanı Erdoğan” son günlerde diline doladığı “Şehit ailesi mutlu ailedir!” tekerlemesini basın önünde “olur böyle şeyler” der gibi rahatlıkla tekerleyivermişti...
Ayrıca, bir bakıma “Ben de yaparım!” modundaki Enerji Bakanı “Taner Yıldız” da, “Şehit olmak istiyorum!” söylemiyle ortalardaydı. Ve böylece “Taner Yıldız”, basının “Oğlunu askere gönder!” çağrısını da ustalıkla gündemden düşürmüş oluyordu...
Acı içindeki şehit yakınlarının kayıplarının bu bağlamda dile getirilmesi gereken yanıtları “Yarbay M. Alkan”, şehit kardeşinin tabutuna sarılarak verdi.
Gerek bu cenaze töreni sırasında gerek sonrasında yaşananlar üzerinde dururken, son zamanlarda basında, özellikle de köşe yazılarında yer alan, dahası başlıkları oluşturan vurgulamaları düşündüm; başlıklar, “Söz Bitti!”, “Çare Direniş!”, “Sözün Bittiği Yer!”, “Direnmek Haktır!”, “Yetti Artık!” gibi toplumun tümüne seslenen “eylem” çağrıları... Kuşkusuz ülkenin bu konudaki “yasal” düzenlemeleri çerçevesinde olmak üzere...
Ne var ki basının bu çağrısında ilginç olan, “AKP” iktidarına bağlı olanlardan kimilerinin de artık söylenecek “söz”ün bittiği, sıranın “eylem”e geldiğini -kapalı bir dille de olsa- yer yer vurgulamalarıdır.
Çalışanların, emekçilerin yasal eylem hakları dışında onları desteklemek de içinde olmak üzere toplumun her kesiminden örgütlü (STK) örgütsüz toplulukların pek çok konuda çözüm için “artık” “eylem”e başvurması iyice yaygınlaşıyor.
Kırsal kesimlerdeki “su” kaynaklarına dokunca (zarar) veren “Hidro Elektrik Santrallar”a (HES) karşı yapılan, köy kadınlarının başı çekip çoğunluğu oluşturduğu eylemler dikkat çekicidir; benzerleri başka konularda da belirdi, gelişti.
Kuşkusuz bu tür “eylem”den söz edildiğinde, bunların ne de olsa babası sayılan “Bilge Stephane Hessel”i anmamak olmaz; “95” yaşında kaybettiğimiz (2013) Hessel, “Öfkelenin!” adlı “18 sayfalık”, küçük ama ünü büyük kitapçığında sözün bittiği, öfkelenme noktasına gelindiğinde, artık “belirleyici” aşama olan “eylem”e geçilmesinin gerektiğini vurgular.
Bu değinmelerin açısından şehidimizin uğurlanmasında yaşananlara bakıldığında, bir gündeki şehit sayısı -üstelik birdenbire- “8”lere, “12”lere ulaştığında bu konuda söylenecek “söz” nedir? Ya da var mıdır?
Yanıtı belki başka bir yazıda tartışalım diyorum ve bir ayraç açıp “Hıfzı Veldet Velidedeoğlu”nun, “24 Ağustos”taki doğum gününü, “Aydınlık” gazetesindeki köşesinde kutlayarak “Velidedeoğlu”nu anan “Mustafa Mutlu”ya yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
“1942” yılından başlayarak -1960 Kurucu Meclis üyeliği dönemi dışında- “1992”ye dek hemen hemen “50 yıl” süreyle her “pazar” günü yazan “Hıfzı Veldet”, üniversite hocalarının gazete yazılarıyla halkın aydınlatılmasına katılmalarının yolunu açmıştı. Velidedeoğlu’nu böylece “Cumhuriyet” okurlarına anımsatmama da neden olduğu için Sayın “Mustafa Mutlu”ya ayrıca teşekkür ederim!
Yarın Beşiktaş’ta eylemdeyiz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları