AKP’nin Kadrolaşma Girişiminin Son Noktası...

29 Ağustos 2015 Cumartesi

Telefona bir ileti geldi. “Basın Kartı Komisyonu 17-18 Ağustos’ta toplanacak” diyordu. “Hangi dağda kurt öldü” dedim.
Çünkü AKP’nin Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, hoşlanmadıkları gazetecilere Komisyonca sürekli kart verilmesine kızmış, kararı yürürlüğe sokmamıştı. O yüzden 90’a yakın kıdemli gazeteci de sürekli basın kartlarını alamayarak cezalandırılıyordu.
Süre yaklaştı, bir ileti daha aldım. “Başvuruların yoğunluğu yüzünden toplantı ertelendi.”
Salı sabahı da Resmi Gazete’ye erken ulaşan arkadaşlar müjdeyi (!) verdiler. “Basın Kartı Yönetmeliği değiştirilmiş ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş.”
Ben 1981 ile 2013 arasında Komisyon’a Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası adına katıldığım için en uzun süre görev yapan ikinci gazeteciyim.
İlk habersiz, dolayısıyla gizlice ve nezakete aykırı değişiklik basınla ilişkili Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu tarafından yapılmış, 4 Ekim 2001’de Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Değişiklik Karakoyunlu’nun kendisine sürekli basın kartı vermesiyle sınırlıydı. Karakoyunlu kendisine sürekli basın kartı veren ilk devlet bakanı oldu.
“Madem bakana basın kartı veriyorsunuz”, “Devlet Bakanı” demeyin de Bakan deyin. Çünkü Genel Müdürlük eskiden Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na bağlıydı. Onlara haksızlık oluyor dedik, dinletemedik. Son değişiklikle gördük ki Yalçın Akdoğan da kendisine sürekli basın kartı veren ilk Başbakan Yardımcısı olmuş.

***

AKP’nin kadrolaşma ve ayrımcılık siyasetinin son noktası, Basın Kartı Komisyonu’nun çil yavrusu gibi dağıtılmasıyla gerçekleştirilmiş oldu.
13 kişilik eski komisyonda Genel Müdürlük 4 üye belirlerken 9 üyeyi meslek örgütleri gönderiyordu. Şimdi üye sayısı 15’e yükseltilen Komisyon’un 7 üyesini doğrudan, 3 üyesini de örgüt tanımlaması getirdiğinden, dolaylı olarak Genel Müdürlük belirliyor.
En ilginç görevlendirme ise şöyle olacak. Genel Müdürlük, Anadolu’daki gazete sahiplerinden üç Basın İlan Kurumu Genel Kurul üyesini belirlemek için seçim yapacak, sonra da o gazetecileri, üye olarak Komisyon’a çağıracak!

***

Epeyce şenlikli bir durum ama en vahimi Anadolu Ajansı’nda çalışan gazetecilerin yasal haklarından yararlanmasını engellemek için getirilen tanım.
Basın kartı alabilmek için çalışan gazetecilerde aranan ön koşul, Basın İş Yasası dediğimiz 5953 sayılı yasa kapsamında çalışıyor olmaktır. Daha önce ele geçirilmiş olan Anadolu Ajansı’nda yöneticiler istediklerini 4857 sayılı İş Yasası kapsamında çalıştırarak basın kartı aldıracaklar ama kıdem tazminatlarına sınır getirmek, yıllık izin sürelerini kısaltmak, en kötüsü de tazminatsız kovmak olanağına kavuşacaklar.

***

Değiştirilen yönetmelik yayımlanmadan Genel Müdürlüğün hukukçuları, bir daire başkanı, bir genel müdür yardımcısı ve Akdoğan’a sunulacağı için genel müdür tarafından okunmuştur. Başbakanlıkça yayımlanacağı için de Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı tarafından hem okunmuş hem de denetimden geçirilmiştir.
Ama sonuç içler acısıdır.
Bir anonim şirket olduğu için öteki ajanslar gibi 5953 sayılı yasayı zorunlu olarak uygulaması gereken Anadolu Ajansı’na ayrıcalık tanınmıştır.
Yasa, Akdoğan’ın imzası ile yürürlüğe giren yönetmelikle değiştirilmeye kalkışılmıştır.
Yasaya aykırılık bununla da sınırlı değildir.
Akdoğan’a sürekli kart “Başbakan Yardımcısı” olduğu için verilmektedir. Böyle bir bakanlık yoktur... Doğru tanım “Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısıdır.”
Bu aksaklık olasıdır ki bürokrat yalakalığı sonucudur. Ama daha önce sürekli kart almış devlet bakanlarının da kartları iptal edilmiş olmaktadır.
İşte Akdoğan’ın “hükümlerini yürüteceği yönetmelik” böyle bir hukuk rezaletidir.

***

Kamuda hukuk sadece noterlerde kaldı demek sanırım yanlış olmaz. Ama onların görev alanları da daraltılıyor ve kimi yetkileri, ele geçirilen kamu kurumu yetkililerine aktarılıyor.
İşte size, AKP’nin hukuk devletinden yeni örnekler...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları