'Modanisa'dan giyin, Kiralık Aşk'la gevşe!

30 Ağustos 2015 Pazar

 

Bütün diziler aynı hızla ergenleşiyordu; birinciliği Kiralık Aşk’a verdiler!..

STAR’ın yaz dizisi, ekranlardaki ergen iktidarının şahikası durumunda. Artık sezonluk yapımların görmekte zorlandığı 10-üzeri reytingi yaz döneminde yakaladı.

Demek ki seyircinin gözü diziyi, özellikle de “esas kızla esas oğlan”ın kimyasını tuttu. Ergen seyircinin önceliği bu. Duygu, romantizm, aşk arıyor; başroldeki kadınla erkeği birbirine yakıştırmak istiyor. Ve Kiralık Aşk’ın en üst düzey başarısından anlıyoruz ki bunları eğlenceli, çok fazla kasmadan, karalar bağlamadan da izlemek istiyor. Yoksa önceki yazılarımızda değindiğimiz diğer yaz dizilerini, içerisinde değişik oranlarda acı, hüzün, keder parçacıkları bulunan seçenekleri zirveye oturturdu.

Ama Kiralık Aşk zirvede ve onda “acı” yok. Yaz sezonu ergen dizilerinin “arabesk”e en uzak olanı bu ve “alafranga” bir özenti-örüntüye, yer yer Hollywood çıkışlı bir romantik komedi esintisi dahi verecek ölçüde sahip.

Konu üzerinde durmaya çok gerek yok. Bilindik bir fakir kız, zengin oğlan hikâyesi. Varlıklı ailenin genç yaşta şirket patronluğuna da yükselmiş çocuğu Ömer (Barış Arduç), bir takım aile-içi entrikalarla da bağlantılı olarak fakir kız Defne (Elçin Sangu) ile oyun olarak başlayan ama giderek sahicileşen bir aşk kovalamacasına giriyor. Elbette irili-ufaklı aşk üçgenleri de seyre katık ediliyor.

Bu çerçevede karşımıza gelen dizi, televizüel seyrin akışına resmi-politik müdahalelerle dayatılmış muhafazakârlık “norm”una aykırı rahat-özgür sahneleri ile dikkat çekmekte. Özellikle de homofobik dinbazları öfkeden kudurtacak kültürel temsilleri yüreklice ön plana çıkarıyor olmasıyla…

Kiralık Aşk böyle olduğu halde çok izleniyor. Ve öncelikle 12-19 yaş kuşağının, bu kuşak içinde ezici çoğunlukla kızların izlediği dizi, belli ki muhafazakâr kesimden de rağbet görüyor.

Neden acaba?..

Cevabı son bölümü izlerken reklam aralarında buldum! Dizideki “dişil” temaşa, hareketlilik ve “aura” ile bütünleşik mahiyette karşıma çıkan “modanisa.com”un insanın kanını kaynatan, kıpır kıpır, hayat dolu tesettür giysi reklamında…

Tesettürün bir dini norm olmaktan “ticari nimet” olmaya evrildiğine, onun endüstriyel üretim süreci içerisinde giderek bir güzellik aksesuarı, bir “meta” haline geldiğine defalarca, nice yazıyla değindim. Tesettür defileleriyle, moda dergileriyle gelinen noktada artık İslâmi örtünme adına mahremiyetten çok teşhirin, buna bağlı olarak da cazibe, arzu ve “tutku”nun bilinçli-bilinçsiz, isteyerek ya da istemeyerek öne çıkartıldığından uzun uzun dem vurdum.

İtiraf edeyim ki bu düşüncelerimi temellendirirken yöneldiğim örneklerin hiçbiri “modanisa.com”un 2015 reklam filmleri kadar uç noktada “verimli” veri sunmamıştı.

Modanisa.com, dindar-muhafazakâr kadınlara yönelik bir online alışveriş sitesi. Alanında ilk olduğu iddiası eşliğinde kendisini “Dünyanın en popüler muhafazakar moda sitesi” olarak takdim ediyor. Sitenin Kiralık Aşk’ın reklam aralarında tekrar tekrar karşımıza gelen filminde Füsun Önal’ın unutulmaz şarkısı “Senden Başka”nın sözleri değiştirilmiş müziği eşliğinde genç kızlar şen-şakrak, hoplaya-zıplaya, edalı-işveli şekilde birbirinden çekici tesettür giysilerini tanıtıyorlar. Sözler şöyle:

Bulunmazdı yaz ayı gelince/Uzun kollu tunikler/Düğün nişan abiye ararken/Hep o meşhur panikler/Moda nisa nokta kom’da/Bulurum ben her bir şeyi/Moda nisa Moda nisa/Giymem artık hep aynı şeyi…”

Reklamı izlerken Füsun Önal şarkısının orijinal sözlerinin hafızamıza en çok kazınmış kısımlarını hatırlamamak da mümkün mü?:

Daha mutlu olamam ömrümde/Beni öpüşün var ya… Aklımdan çıkmaz bütün ömrümce/O çapkın gülüşün var ya… Yaktı bir ateş gibi inan ki/O kor dudakların var ya…”

Reklamın sözleri farklı olsa da bu “orijinal” sözlere çağrışımsal etkiyi engellemiyor. Belki engellemesi de istenmiyor ve bilakis genç kuşak muhafazakârlar açısından “satış”ı teşvik edecek bir etkisi olduğu düşünülüyor! Çünkü slogan belli: En “popüler” muhafazakar moda sitesi… Açık ki “popüler kültür”e oynanıyor.

Böylece bir dini pratiğe teşvik yolunda ilahiler, “salât u selâm” veya “na’t-ı şerif”ler yerine, katı-mutaassıp dindarları rahatsız etmesi kuvvetle muhtemel eski bir “dekolte” pop şarkısı işlerliğe sokuluyor. Dahası bu, kızların eteklerinin bırakın dizüstünü, neredeyse “baldır-üstü” olduğu bir “popüler” dizinin içerisinden yapılıyor.

Kıssadan hisse ne söylenebilir?.. Belki şunlar:

Türkiye’de “sekülerleşme”, tüm siyasi dinbazlık ameliyelerine rağmen, üstelik dindar-muhafazakâr kesimleri, özellikle de bu kesimin genç kuşaklarını peşinden sürükleyerek doludizgin yol almaya devam ediyor. İktidardaki “yaşlı” İslâmcı-mutaassıplık ise ha bire çırpınıyor ülkeye muhafazakârlık adı altında bir “deli gömleği” giydirmek için…

En çok da eski siyasi ezilmişliklerin rövanşını ama yolunda girişiyorlar bu çağla uyarsız, “pastoral” dinbazlıklara, ama kendi çocukları-torunlarından bile artık pek karşılık göremiyor, hatta onları dahi muzdarip ediyorlar.

Söz gelimi yıllarca siyasi gerekçelerle bu memlekette imam-hatip okulları sınırlandığı-engellendiği için şimdi intikam alırcasına ülkeyi imam-hatiplere boğsalar da görülüyor ki en büyük kontenjan açığı o okullarda oluyor.

Aynı şekilde son yıllarda ekranları da dinbaz cendereye sokup muhafazakâr yapımlara, din dozu yüksek programlara boğmak istediler ama dindarı da dahil tüm toplum, özellikle de gençler, geçen yaz (hem de ramazanda) Güzel Köylü’yü “doya doya” izledi. Bu sene de Kiralık Aşk’ı tatlı tatlı seyretmeye devam ediyor.

Bunları düşündüm “modanisa.com” reklamını, “Düğün nişan abiye ararken, hep o meşhur panikler” sözleri eşliğinde izlerken…

Sonra reklam bitti, diziye döndük ve Ömer’in Defne’yi tam da “Yaktı bir ateş gibi inan ki, o kor dudakların var ya” dedirtmek üzere öpecek gibi olduğu yerde 11’inci bölümün seyrini noktaladık.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları