Hava Kurşun Gibi Ağır...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Hava kurşun gibi ağırNâzım Hikmetin şiirindeki gibiKerem gibi Ama bağır bağır bağırıyorum diyen de yok, kurşun eritmeye çağıran da

Gazzede ölen her çocuğun, yeryüzündeki hiçbir vicdanın kaldıramayacağı ağırlığı var! Bin ton kurşundan daha büyük bir ağırlık anaların kucağındaki

Vicdan sahibi her insan bu yükün altında ezilir. Artık büyümeyecek olan çocuklar için de şiddetten uzak durmaya çalışır.

Ancak yine vicdan sahibi her insan, önce çocukları şiddete bulaştırmamaya çalışır. Hafta içinde, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin emriyle Türkiyedeki ilköğretim okullarında Gazzede ölenler için saygı duruşu yapılması, yardım kampanyası başlatılması, ne denli doğruyduŞimdi uzmanlar, eğitimciler, pedagoglar tartışıp duruyor. Kimi öğretmenler, şimdiden çocukların Yahudi düşmanlığını bileyen şiirler yazdıklarını belirtiyor. O çocuklar Eskişehir Osmangazi Derneğindekileri örnek alırlarsa şaşmamak gerek Geçen hafta yazdıklarımı tekrarlamak istemiyorum. Ama şimdi de Antalyadan haberler geliyor, İsrailli turist almayız diyen otellerin haberleri

Hava kurşun gibi ağır Çekin ellerinizi çocukların üzerinden!

***

Nâzım 107 Yaşında En müthiş savaş karşıtı şiirlerinden biri Neyi Bildirir Sayılar adını taşır.

Sayılar bebelerin kundakları / sayılar tabutları şehirlerin / öldürülmüş öldürülebilecek olan / sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir / sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri / nedir yaklaşan bize / bizden uzaklaşan nedir”…

Sonra bir bir verir sayıları, ölü çocukların sayısını, açların sayısını, silah yarışında kaç paraya, kaç silahın kaç sağlık evine, kaç okula denk geldiğini

Şimdilerde Birleşmiş Milletlerin bittiğini bildiriyor sayılar Vicdanların öldüğünü

Bize yaklaşan korkudur, şiddettir, tehdittir, baskıdır Bizden uzaklaşan vicdan... Hava kurşun gibi ağır demem bundan.

***

Durun bakalım, bunlar daha işin başı! Daha neler olacak!

Ülkenin Başbakanı söylüyor!

Anne parmağını havaya kaldırmış, beş yaşındaki çocuğunu azarlıyor: Sen hele bir söz dinleme, akşama babana söylemezsem!

Baba, şamarı indirirken çocuğun yüzüne haykırıyor, Sen dur hele, daha ne cezalar yiyeceksin benden!

Korku üretmek, eğitim sistemlerinde çoktan kaldırıldı. Başbakan duymadı herhalde...

Korku üreterek, tehdit ederek, cezalandıracağını ima ederek, karşısındaki üzerinde baskı uygulayarak ülkeyi yönetmeye çalışmanın adı demokrasi olamaz.

Bunlar daha işin başıymış Yani ona göre! Sonra karışmam haaa!

Ne güven verici, insanın içini ne rahatlatan bir söylem değil mi?

***

Yarın 19 Ocak. Hrant Dinkin göz göre göre öldürülüşünün, hani neredeyse bando mızıkayla ilan edilerek öldürülüşünün ikinci yılı

Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri bulunmamış suikastlarla bir arada yaşamak istemiyoruz. Bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için, ülkemizin aydınlık geleceğine sahip çıkmak için, büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için, adalet için, barış için, kardeşlik için, Hrant Dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak 19 Ocak Pazartesi günü bir kez daha buluşuyoruz diyor Hrantın arkadaşları.

Hava kurşun gibi ağır... Hepinizi yarın saat 14.30-15.30 arasında, Agos gazetesinin önündeki buluşmaya çağırıyorum.

Victoria’nın Zaferi

Çoktandır sahnelerde böylesi bir oyunculuk ziyafeti yaşamamıştım. Uzun bir süre aradan sonra izlediğim Defne Halmandan söz ediyorum. Oyunculuk, usta dansçılık, şarkı söylemek, sesi ve bedeniyle sınır tanımamak, akrobasi, mim, palyaçoluk, yüzünü maske gibi kullanabilme Bütün bunları ikinci bir ten gibi, eti kemiği gibi içselleştirme Düşle gerçek, geçmişle şimdi, acıyla sevinç, gençlikle yaşlılık, dirençle umut, öfkeyle kabullenme arasında gidip gelişleri görülecek bir şeydi!

Yıldız Kenterin çevirdiği, uyarladığı, incelikleri vurgulayarak, durağanlığı kırarak, yaşama sevincini yücelterek sahnelediği Victoriaadlı oyundayım. Defne Halman, ileri yaşına karşın, bellek yitirmelerine karşın, hayata tutunmaya çalışan eski sanatçı Victoriadır. Bakıcısı rolünde Engin Hepileri Karşısındaki volkan, çağlayan, akarsu, durusunun yanında / karşısında o da sonsuz duyarlı ve ölçülü bir oyunculukla zor olanın üstünden başarıyla geliyor. Bu iki oyuncu ve bir de tekerlekli sandalye, bu üçlü, harikulade bir biçimde bütünleşmişler. Sahnede her an risk alıp, tehlikeyle burun buruna bir oyun çıkarıyorlar. Barış Dinçelin sahne tasarımı, Kürşat Alnıaçıkın koreografisi, Cem Yılmazerin ışıkları en büyük destekçileri. Çok iyi çalışılmış, hayata dair incelikleri derinlemesine hissettiren oyunu kaçırmayın.

e-posta:[email protected]

faks: 0212.257 16 50



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları