Hikmet Çetinkaya

30 Ağustos ve Oktay Akbal...

30 Ağustos 2015 Pazar

Ölüm düşüncesi hep önünde duruyordu senin. Kendi deyişinle beyninin içinde...
Bir hastaneye yatarken ölümü unutmuştun!
Sevgili Oktay Akbal... Oktay Ağabey...
Yazı masamın üzerinde kitapların...
İçlerinden birisini seçtim:
“Bir Batık Gemi...”
Saatler süren bir ameliyat ve yaşamdan 24 saat kopuş.
Sen ölümü böyle anlatmıştın Oktay Abi...
Düşsüz uykularımızı anlatmıştın, öykülerinde, romanlarında...
Hayatın binbir rengini, kimi zaman bir emekçiyi, kimi zaman sevdayı...
Köleliğe dönmüş bir özlemi.
Bugün 30 Ağustos, kurtuluşa atılan o büyük adım, Mustafa Kemal ve arkadaşları...
Tarihimizin dönüm noktalarından birisi!
1923 Devrimi’nin çalkantılarında 14 yıl mapushanede yatan Nâzım Hikmet’e şiirlerinin en güzelini yazdıran 30 Ağustos değil miydi?
Sanırım 2007 yazında, yine bir 30 Ağustos akşamı, Muğla Akyaka’da yıldızların altında koyu bir sohbete dalmıştık...
Ayla Akbal, İlhan Selçuk, Hamdi Yücelen, Tayyar Eraslan, Serdar Kızık ve sen.
Kimi aymazlara göre “Kurtuluş” yalandı, gözleri çakmak çakmak yanan mavi gözlü bir dev yoktu...
Karanlıkta akan bir yıldızın kayması, Kocatepe’den Afyon ovasına akması palavraydı...
Sen onlara bir yazında seslenmiş, sert bir dille eleştirmiştin:
“Nâzım Hikmet’in o yalın dizeleri, Homeros destanıyla özdeştir; ‘Kuruluş ve Kurtuluş’ yoksul bir toplumun emperyalizme başkaldırmasının ta kendisidir.”

***

Yaşarken çok yazdım seni Oktay Abi...
Şiir ve öykü tadında yazılarından etkilendim ve ben seni 1966 yılında tanıdım...
Ben 1966’da adım attım Cumhuriyet’e, sen 1969’da...
Sait Faik’i anlatırdın kimi zaman, kimi zaman Orhan Veli’yi. Melih Cevdet Anday’ı yaramaz bir çocuğa benzetirdin.
Akyaka’da Azmakbaşı’nda Halil’in Yeri’nde kurulan sofralarda Aziz Nesin’le Melih Cevdet’in nasıl kapıştıklarına birlikte tanık olmuştuk.
Gençlik yıllarım sizin aranızda geçti...
Bugün 30 Ağustos Oktay Abi...
Belki bir yerlerde birileri ölümle yaşamı konuşuyor, belki dar odalarda menekşeler gülümsüyor.
Köleliğe dönüşmüş bir özlem, yitirme duygusu, alaca bir şafak...
Gökova Körfezi’ne, Akyaka’ya yıldızlar yağıyor...
Çığlıklı bir gecede sesler duymanın, bunca acıların, ölümlerin içinde yaşamanın ne denli zor olduğunu biliyoruz Oktay Abi...
Çok zor günlerden geçiyor Türkiye. İçimize gömdüğümüz acılar, ölüm haberleri.
Karmakarışık duyguların içindeyiz...
Karanlığın derinliğinde, kan gölünde...
Yaşamın sonsuzluğunu göremeden gidiyor dostlarımız birer birer...
Baskının, zulmün, şiddetin, kıyımın, açlığın, alevlerin ortasındayız.
Çaresizliğin kuşatması gibi bir şey bu, ne yazılır doğru dürüst ne de anlatılabilinir...

***

Yalnızlığım benim çoğul türkülerim oldu hep Oktay abi...
Su, ekmek gibi bir şey...
Önce ekmekler mi bozuldu yoksa insanlar mı, diye bir soru geliyor aklıma...
Bugün 30 Ağustos...
Kurtuluşun destanı kolay yazılmaz!
İnsanlık tarihi çok uzun ama destan çok az...
Yüreğimizi kuşatacak eski coşkularımızı yitirdik, sevdayı, aşkı yitirdik...
Bir alev topu çıkabilir her an karşımıza...
Tarih destandan kaynaklanır; edebiyat insandır, hayattır!
Akyaka’da rahat uyu Oktay Abi!
Ölüm uykudur çünkü!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları