Oktay Akbal

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan ilkeler vardı.
Bağımsızlık, uygarlık, aydınlanma gibi.
Cumhuriyet’i Cumhuriyet yapan adlar vardı.
Oktay Akbal gibi.
Bir kuşak, ardında büyük bir birikim ve iyi insanlık bırakıyor.
Anlayana ve algılayana...

Sargı
Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınları, seçim kabinesinde, saçı, başı kapalı biri temsil ediyor!
Bu görüntünün oluşmasında en büyük sorumluluk; kamu kuruluşlarında ve Meclis’te aynı yönde ataklar gerçekleşirken çekimser, çekingen davrananların, varlık nedeni ile çelişenlerindir.

Çiğdemim Derneği
Ankara’da, Çiğdem Mahallesi’nde örnek bir semt derneği var: Çiğdemim Derneği.
1996’dan bu yana gönüllülüğe dayalı çalışan dernek, bugüne değin onlarca etkinlik gerçekleştirdi.
25 bine yaklaşan kitabın bulunduğu kütüphanesi var. Her yıl “komşuluk günü panayırı” düzenliyor. “Komşuluk ilişkilerinin en iyi yaşandığı apartman ödülü” veriyor. Türk sanat müziği korosu kurdu. Seminerler düzenliyor. ODTÜ ormanına hafriyat dökülmesi ve ağaçlardaki ökse otuyla mücadele konularında duyarlılık yarattı. Katı atık toplama tasarımını yürüttü. Son beş yılda 2 ton atık yağ, 9 ton elektronik atık, 110 ton atık kâğıt ve 600 kilo pil toplanmasına öncülük etti. 18 öğrenciye destek veriyor. Fotoğraf, resim, edebiyat, felsefe, sinema toplulukları var. Çiğdemim mahalle bostanında doğal tohum ve gübre ile doğal ürünler üretiyor. Bir semt, mahalle derneğinden daha ne beklenebilir ki?
Helal olsun çiğdemim Derneği’ne...

Hesaplaşma
Nereye gidiyoruz?
Deniz Baykal’ın dediği gibi, aklını peynir ekmekle yemişin “milli iradeyi kendisine uydurma”sına. “7 Haziran sonucunu beğenmeyenin milletle hesaplaşması”na...
İstediği olacak mı?
Olmayacak.
Er ya da geç hesaba çekilecek.

Maaş zammı
Çalışma yaşamı alanında uzman dostumuz Şükrü Karaman, “toplusözleşme görüşmesi” adı altındaki kukla oyununu özetliyor:
“Hükümetin önerdiği yüzde 4+4 zam karşısında adeta şov yaparcasına salonu terk eden Memur-Sen heyeti, daha sonra bakan ile kapalı kapılar arkasında gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yüzde 6+5’lik zamma razı oldu.
Toplu iş sözleşmesi masasına maaşlara yüzde 8 + 8 artışın yanı sıra seyyanen 150 lira zam ve yüzde 1.5 refah payı talebi ile oturan yetkili konfederasyon Memur-Sen bu yıl da hükümetin verdiği ile yetindi.
Görüşmelerin başında yüzde 4+4 önerisi karşısında masayı terk edip, bu zammın memurla alay etmek olduğunu açıklayan yetkili konfederasyonun başkanı, daha sonra 1-2 puanlık artış sonrası keyifle sözleşmeyi imzaladı.
Ne oldu da birden hükümetin bir miktar yükselttiği zammı kabul etti?
1 veya 2 puanlık artışın maaşlara yansıması ne olabilir ki? Zaten zammın bir kısmı vergi olarak devlete geri gidecek.
Ne var ki talep ettiğini alamayan Memur-Sen, kamu çalışanına 2 saat cuma iznini koparmada başarılı oldu.
Aslında hükümet ile kol kola sendikacılık yapan anlayışın bu tavrı hiç de şaşırtıcı olmadı, beklenen sonuçtu.
En büyük düş kırıklığından biri de Türkiye Kamu-Sen ile KESK’in 2013 yılında bağıtlanan toplu iş sözleşmesi uyarınca enflasyon farkı ödenmemesinden ötürü kamu çalışanlarının 2014’teki 2 bin liralık kaybının karşılanması talebinin hükümet ve Memur-Sen tarafından görmezden gelinmesiydi.”
Bunca tantana ardından, bir memur emeklisine ödenecek en yüksek zammın ne olacağına gelince:
Toplam 123 lira 13 kuruş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları