Topkapı'da 'Harem ve Mücevher'

12 Temmuz 2012 Perşembe
\n

Gül İrepoğlunun Topkapıdaki Harem ve Mücevherseminerine burnumdan ter damlayarak ucu ucuna yetiştiğimde, kendimi savaş kazanmış bir general gibi hissetim

\n

Konferansa on beş dakika kala,Tophanede hâlâİstanbullulara cinnet yaşatan trafiğin ortasındaydım

\n

Topluezamızın ancak Avrupa-Asya yakalarında Boğaz boyu artırılan vapur seferleriyle hafifletilebileceğini iddia eden şoför, Tophane dolayında pes edip kontağı kapatınca, kendimi arabadan atıp bir Bağcılar tramvayına atladım. Ve hiç ummadığım bir süratle, dört durakta Gülhaneye ulaştım. Arkeoloji Müzesi yanından kıvrıla kıvrıla Topkapıya çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşundan koşar adım geçip kendimi toplantıya attığımda konferans henüz çok yeni başlamıştı.

\n

İlber Ortaylı tanıtım girizgâhını tamamlayıp mikrofonu İrepoğluna uzattığında Afrika sıcağını ve trafiği unutup başka bir âleme dalmıştım

\n

Gül İrepoğlu, sade harem mücevherlerini anlatmakla kalmadı. Objeleri konuşturdu

\n

Kabzası som zümrütten yapılan bir hançer

\n

Firuzekâri (telkâriyi hatırlatan altın işçiliği ve firuze) kaplı bir Kuran

\n

Gülabdanlar

\n

Buhardanlar

\n

Kahve zarfları

\n

Zülüflükler

\n

Enselikler

\n

Kemerler

\n

Sorguçlar

\n

Tavanlardan, kubbelerden sarkan küre şeklinde askılar

\n

Yüzük kutuları

\n

Aynalar

\n

Güç ve ihtişam simgesi mühürler

\n

Değerli taşlarla bezenen sünnet usturaları üzerinden;Cariyeve Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerindegibi başarılı tarih romanlarının yazarı olan İrepoğlu; harem figürleri ve harem dünyasını anlattı.

\n

İrepoğlunun söylemediklerini de zaman zaman biz izleyiciler hayal ederek tamamladık

\n

Haremin hayal dünyası…

\n

İrepoğlununçok ilgimi çeken şahsiyetsözleriyle tanımladığı; Kösem Sultanın gelini Turhan Sultanın oğlu için yaptırdığı zümrüt kabzalıhançer mesela.

\n

Başlı başına bir roman konusu olabilir

\n

Salt bu hançerüzerinden insan valide sultanlar arasındaki amansız iktidar mücadelesi ve rekabeti tahayyül edebilir

\n

Osmanlı sarayının en uzun süreli valide sultanı olmaklanam salanIV. Mehmetin annesi Turhan Sultanın; kendisinden önceki valide sultan olan kayınvalidesi Kösemden aldığı intikamlar; delici bir iktidar simgesi olan bu hançerle sonuna dek düşlenebilir

\n

34 yıl valide sultanlık konumunda kalan Turhan Sultanıninci mührügene haremin gelmiş geçmiş en güçlü kadınlarından birinin; icabında gücünü nasıl büyük bir zarafetle yan yana getirip harmanladığını anlatabilir

\n

Hat sanatının haremdeki önemini ortaya koyan yakut ve zümrütlerle süslenmiş yazı kutuları keza, Orhan Pamuk tarzı öykülerin başlangıç noktası olabilir

\n

Osmanlı mücevhergeleneğinden giderek Batı mücevherciliğinedoğru kayan ve dönemler içinde değişen mücevher buhurdanlarla”, Batılılaşma serüveni saraydaki ilk adımlarıyla anlatılabilir

\n

İrepoğlu, yazı kutularında ve buhurdanlıklardaki bu değişimibize gayet somut gösterdi ve anlattı.

\n

Başlangıç dönemindeki süslemelerde; taşlar objeler üzerine şekillerine hiç müdahale edilmeksizin alabildiğine doğal biçimde yerleştiriliyor.

\n

Batıya yakınlaşma arttıkça bu doğallığın yerini çok daha simetrik, çok daha çalışılmış; daha ölçülmüş, biçilmiş; daha dizaynve daha tasarım”, daha kültive çalışmalar alıyor.

\n

Doğu’dan Batı’ya yolculuk

\n

Bunu, İrepoğlu Avrupa-Osmanlı mücevherciliğinin yaklaşım farklarıylaaçıklıyor.

\n

Osmanlı buhurdanlığı şeklindeki tipik mücevher-eşyalar üzerindeki taş işlemeleri yerini zaman içinde giderek Avrupa tarzı elmas ve mine işçiliğine bırakıyor

\n

Batılılaşmaçizgisindeki bu sürekli başkalaşmayı”; ardından.. haremi gezerken de fark edebildik.

\n

16. yüzyılda inşa edilen III. Muratın has odasıörneğin, Osmanlı mimarlarının en yücesi, Sinanın imzasını taşıyor.

\n

Buradaki en dikkat çekici öğe padişahın bölünmez gücünüsimgelediği iddia edilen, cami mimarisi tarzındaki kubbe oluyor

\n

Hemen az ilerde III. Ahmetin has odasınageçildiğinde ise; birdenbire güçlü biçimde 18. yüzyıl Lale Devrietkisine giriyorsunuz.

\n

Karşınıza doğa resimleri ve çiçek süslemeleri çıkıyor. Batılılaşma etkisi arttıkça, Osmanlı çinilerinin yerini Hollanda çinileri alıyor. Oryantal süsler azalırken, Avrupa tarzı tahta işçilikleri kendini gösteriyor

\n

Osmanlı İmparatorluğunun ruhunuanlamak için, Topkapıyı böyle mimarisiyle, mücevheriyle ve kendine öz kültürüyle keşfetmek lazım.

\n

Harem seminerleri bunun için yapılıyor. Yakında bir kitaba dönüşecek olan Prof. Gül İrepoğlunun sunumu; eylül ortasına dek sürecek olan seminerler dizisinin ilkiydi.

\n

Tekrarı 11 Eylül de yapılacak olan İrepoğlu seminerinin yanı sıra; Doçent Dr. Deniz Esemenlinin 24 Temmuz ve 18 Eylül tarihlerinde vereceği Harem Mimarisiseminerini kaçırmayın derim

\n

Esemenli ile yıllar öncesinde, bugün bile tadını unutamadığım bir harem gezisi yapmıştım. Topkapıyı onunla gördükten sonra, bu gizem dolu saraya çok farklı bir bilinçle bakacağınıza emin olabilirsiniz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları