Devrimci Romantizm

15 Temmuz 2012 Pazar
\n

Yirminci yüzyılın en önemli tarihçilerinden biri olan sosyalist E.P.Thompson şöyle diyor: Dönüşen romantik gelenekle bağımızın sürdüğünü kabul eden bizlerin başka bir yere ait olduğumuzu, basitçe entelektüel soldan ihraç edilmiş olabileceğimize dair bir fikir, bir zamanlar insanların aklından geçmiş olabilir. Ama bu girişim başarısız olmuştur. Biz hâlâ buradayız. Gitmeye niyetimiz yok.

\n

2007 yılında Versus Yayınlarından çıkan Devrimci Romantizm (Revolutionary Romanticism) adlı geniş kapsamlı kitabın editörü Max Blechmanın sözleri ise Thompsonın tümcesini bütünleyen niteliktedir. Biz halen buradayız ve solun şu anki kargaşası düşünüldüğünde, zamanımızın belki de şimdi geldiğini söyleyebilirim. Gerçek dünya, romantikleri düşlerinden ötürü uzun bir süre sanık sehpasına oturttu. Ama henüz sona ermemiş olan modernlik oyununda kimin yanılsamaya neden olduğuna yalnızca tarih mahkemesi karar verebilir.

\n

***

\n

Burada sözü ülkemiz sosyalist hareketinin değerli kişiliklerinden Metin Çulhaoğluna bırakalım. En kısa yoldan söylenmesi gereken şudur: Her devrimci, aynı zamanda romantik olmalıdır; içinde romantizm barındırmayan devrimcilik olmaz Devrimci romantizm, aklımıza ve bilincimize ne kadar duygu, coşku ve düş gücü katabildiğimizle ilgilidir. Bu bileşim, salt devrim öncesinde değil, sonrasında da gereklidir. Belirli dozda romantizmle harmanlanmamış bir düşünce, örneğin,komünist toplumun ileri evresinitasavvur edemez.

\n

Reel sosyalizmin çöküş nedenleri arasında devrimci romantizmin sönümlenmesine de bir pay biçilmesi yerinde olacaktır.

\n

Devrim öncesinde olsun sonrasında olsun, kastettiğim hiç kuşkusuz kendi başına köklü birromantizmakımının Marksizmle buluşup onunla bir tür senteze girmesi değildir. Zaten günümüzde, romantizm bir yana, kendi devinimi sonucu Marksizmle buluşacak veya en azından bir kanadı ona ulaşacak kişilikli herhangi bir düşünce akımı da kalmamıştır. Kastettiğim, devrimci duruşun kendi romantizmini kendi içinden türetmesi, oluşturmasıdır.

\n

Sürdürelim.

\n

Bir kolektif öznenin, bir örgütün, devrimci versiyonu dahilromantikolması zaten nesnel olarak mümkün değildir. Daha doğrusu, üyelerinin devrimci romantizminin dolaylı girdileri ve uzantıları dışında, bir kolektifin ayırt edici özelliklerinden birininromantizmolması düşünülemez. Bir siyasal özne, örneğin yurtseverliği, enternasyonalizmi, iktidar perspektifini, mücadele kararlılığını vb. doğrudan kendisi temsil edebilir ve üyelerini bunlarla yoğurabilir; ancak aynı şeyi devrimci romantizm söz konusu olduğunda yapamaz. Devrimci romantizm kişi bazındadır ve kolektife bir bileşke, birruholarak dolaylı yoldan yansıyabilir.

\n

Kolektif özne, ortak akıl ve bilinç üretir; bu ortak akla ve bilince ne kadar duygu ve düş gücü katılabileceği ise, o kolektif özneyi oluşturanların devrimci romantizmine bağlıdır.(SolPortal, 10.05.2010)

\n

***

\n

1980 sonrası sol hareketten kopan, sosyalizme sırt çeviren, kendilerini egemen sınıfların/güçlerin hizmetine sunanların ortak özelliklerinden biri de Çulhaoğlunun sözünü ettiği o ruhtan yoksun oluşlarıdır. Çoğu 1968 hareketinden geliyordu; devrimcilikleri ancak 12 yıl sürebilmişti.

\n

Tübingen Üniversitesinden hocam, büyük Marksist düşünür Prof. Dr. Ernst Blochun deyimiyle 1968 hareketi tutkunun hayalleriyle doluydu -ki bunlar sadece özgürleşmiş; yabancılaşmanın, şeyleşmenin, toplumsal ve cinsel ezilmişliğin ortadan kalktığı bir gelecek için tasarlanmakla kalmayıp aynı zamanda çeşitli toplumsal pratik formları olarak da deneyimlenen şeylerdi: Kolektif bir şölen olarak devrimci hareket -ve yeni örgütlenme biçimlerinde kolektif yaratıcılık- özgür ve eşitlikçi bir toplumu yeniden keşfetme çabası, tekin öznelliğinin ortak kabulü, yıkıcı ve saygısız afişlerden şiirsel ve ironik duvar yazılarına kadar artistik yaratıcılığın yeni yollarını keşfiydi. Bunu böyle anlamamışlardı.

\n

***

\n

Bu yazıyı, Hiç Genç Olamadan başlıklı bir yazımı okuyup beni siyasi romantikolmakla eleştiren bir kadın yazarımızın iletisinden esinlenerek kaleme aldım. Ernesto Che Guevaranın bir sözüyle noktalayayım: Devrimciyi yöneten aşk duygularıdır, devrime olan aşkının duyguları…”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları