Teröristan Sultaniyesi! (1)

04 Eylül 2015 Cuma

Sanki 7 düvele karşı savaşıp özgür Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinde değil bir “Teröristan Sultaniyesi’nde” yaşıyoruz!

IŞİD terörü!
ABD Büyükelçisi, dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’den Ortadoğu’da bazı girişimler için Türkiye’den destek istiyor. İnönü olumlu yaklaşmıyor.
Büyükelçi, olayın önemini anlatmak için soruyor: “Bir varil petrolün fiyatı nedir, biliyor musunuz?” İnönü’nün yanıtı şöyle: “Siz, bir varil kanın fiyatı nedir, biliyor musunuz?”
ABD protokolünde olmayan bir kural, hiç unvanı olmayan Recep Tayyip Erdoğan’a uygulandı. Başkan George V. Bush, Beyaz Saray’da kendisini kabul etti. O gün, Erdoğan’a “Büyük Ortadoğu Projesi’nin” yolu açılarak “sultanlığı” verildi!
“Kardeşim” dediği Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ı düşman ilan etti, Suriye karıştı. Bağdat’taki yasal yönetimi dışlayıp “bir varil ucuz petrol için” Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile “kanka” oldu.
Afganistan’daki İslami terör, Irak ve Suriye’ye sıçradı, IŞİD örgütlendi. Ankara’da Hacı Bayram, İstanbul’da Fatih Camileri IŞİD’in Türkiye’deki “askerlik şubesi” görevini yüklendiler.
MİT, TIR’larla IŞİD’e silah gönderdi. Gerçeği Cumhuriyet açıklarken biz de bu köşede silahların hangi Arap ülkelerinden, hangi Türk havaalanlarına indiğini yazdık. Sonra ne oldu? Besledik kargayı, oydu gözümüzü! IŞİD, Suruç’ta 33 kişiyi öldürdü!

Pekaka terörü!
Bu olay üzerine sözde IŞİD hedeflerinin uçaklarla vurulmasına başlandı. Ama gerçek hedefte PKK vardı. Uyuyan yılan uyandırıldı. 21 Temmuz’dan bu yana PKK, sınır karakollarına saldırdı. Yollara döşediği mayınlarla askerlerimizi ve polislerimizi şehit etti. O günden sonra şehit sayısı 44 günde 180’i aştı. Güneydoğu’da kanlı günler başladı. Kepenkler indi. İnsanlar sokağa çıkamaz, ekonomi felç oldu.
Her gün yöreden şehit haberleri geliyor. Bunlardan biri de Hakkâri’de pusuda şehit olan Başkomiser Ahmet Çamur idi. Yetim ve öksüz büyümüştü. Zeynep Ala, Ayşe Begüm ve Elif Tuğçe adlarında üç çocuk babasıydı!
Trabzon Çaykara’daki cenaze törenine katılan Sultan “Şehadet makamına ulaşmış olan bu şehidi uğurluyoruz. Peygamberlikten sonra en yüce makam… Ne mutlu ailesine, ne mutlu tüm yakınlarına!” dedi… Resimdeki Zeynep’in gözlerine bakın “mutluluk” mu okunuyor?
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde şehit olan uzman çavuş Uğur İnal’ın (27) Tarsus’taki cenaze töreninde bebeği tabutuna kapandığında, Sultan böyle “mutluluk” tatmadığına, kim bilir “ne mutlu” olmuştur!
Diyarbakır’da şehit düşen uzman çavuş Fatih Gökşen’in üç oğlu “mutlu olacaklarına”, Kutay (10), babasının tabutunun ardından, neden “Baba gitme!” derki? Küçük bebeği Muhammed, babasının peygamberin yanına gittiğini nereden bilsin ki?
Hakkâri Dağlıca’da şehit olan, astsubay Dursun Taştiken, eşi Ayşe doğum yapacağı için izinli olarak memleketine gidecekti. Tunceli Nazimiye ilçesinde özel harekâtçı şehit Ali Rıza Güneş’in eşi Kader de 5 aylık hamile…
İtalyan yazar Oriana Fallaci’nin “Doğmamış Çocuğa Mektup” kitabını anımsayalım. Eşinden ayrıldıktan sonra hamile olduğunu öğrenen annenin mektubunu okuyalım:
“Senden korkuyorum. Seni hiç yokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: ‘Sana kim dedi beni dünyaya getir diye? Neden dünyaya getirdin beni, neden?’”
Ötekiler gibi, bu doğmamış bebekler de, annelerinden - babalarından değil, kendilerini ayıran “Teröristan’ın Sultanından”, elbette aileleri ile hesap soracaklardır! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları