Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çocuklar ölürken yazmak...
Yazmak... Yazmak, bakmak; bakmak, baktığını görmek; duymak, duyumsamak; konuşmak, öğrenmek; kavramak, anlamaya çalışmaksa...
Yazmak, tanıklık etmekse... Yazmak, içimde, yakınımda, çevremde, ülkemde, dünyada, evrende olup bitenlere tanıklık etmekse...
Yazmak, yaşadıklarımı yorumlamaksa... Yazmak, yaşamadıklarımı yorumlamaksa...
Yaşamadıklarımı “yaşamak” ve “ölmekse” yazmak...
***
Yazmak paylaşmaksa, paylaşa paylaşa çoğalmaksa...
Yazmak, bencillikse, “ben” diye yanıp tutuşmaksa... Yazmak başkalarına, tanımadıklarına ulaşabilmek için bir araçsa...
İnsanın kendi içinde parçalanmasıysa yazmak...
Yazmak, “delirmemek” ve kendiyle barışık olma yoluysa...
***
Yazmak, anımsamaksa; bireyin ve toplumun belleği olmak, olabilmek çabasıysa...
Unutmak, unutturmaksa yazmak...
Yazmak, göz boyamaksa...
Yazmak, öngörebilmek, yarını hazırlamaksa...
Yazmak, bir yansıma (aynadaki gibi) ya da yanılmaysa (tüm yanlışlardaki gibi)... Yazmak bir kaçışsa, yazmak bir sığınmaysa...
Bir “bahane”yse yazmak: Sevmeye, sevilmeye, yaşamaya, yaşatmaya bir bahaneyse...
***
Yazmak bir kavgaysa...
Yazmak, anarşiyse...
Yazmak, karşı çıkmaksa, tüm kurallara, tüm öğretilere...
Yazmak, tepki göstermekse...
Yalnızca bir rastlantıysa yazmak...
Yazmak, bir düşse; yazmak, düşünceyse; yazmak, eylemse...
Yazmak, bunların tümü ya da bunların herhangi biriyse... Bunların hiçbiri değilse yazmak:
Ben bugün, ancak ve ancak, cezaevlerinde çocukları öldürüldüğü için, çocukları öleceği için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Adalet Bakanlığı’na çocuklarının kefenlerini veren anaları yazabilirim...
Bir de çocuklarının kefen bezlerinden daha “önemli” şeyler düşünenlere şunu sorabilirim:
Sahi sizin çocuklarınız yok mu?
Sizin hiç çocuğunuz olmadı mı?
Sizin çocuğunuz hiç olmayacak mı?
***
Sevgili Okurlar, yukarıdaki yazım 6 Ağustos 1989’da yayımlanmış gazete köşemde... 12 Eylül sonrasında hapishanelerde gençler ölürken, öldürülürken...
Bu pazar günü; sizlerle Bienal’deki hangi sergiyi paylaşsam... Yoksa yaklaşmakta olan Leyla Gencer Şan Yarışması’ndan mı söz etsem derken... Yok yok tam da bugün 80. yaş gününü kutlayan değerli yazar, müzik insanı, kültür insanı, aydın sorumluluğunun bilincindeki Ahmet Say’a bir selam mı göndersem derken...
Dört gün önce minik Aylan’ın fotoğrafını gördüm...
Artık hiç ama hiçbir şey yazmanın anlamı kalmadı.
Dünyaya, tüm güçlülere, tüm iktidarlara, uyanın, kendinize gelin, insanlığınızı anımsayın! Kahrolsun hırslarınız! Kahrolsun zenginliğiniz, paranız pulunuz, saraylarınız! Kahrolsun silahlarınız ve sınırlarınız! diye lanet etmekten başka içimden hiçbir şey gelmiyor.
Hepimizin bunları haykıracağı güne kadar susmak ve insanlığımızdan utanmak...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
En Çok Okunan Haberler
- ‘Haddini bilsin, tepemin tasını attırmasın’
- Kepez Belediyesi'nde yeni başkan belli oldu
- Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
- CHP’nin yükselişi sürüyor
- AKP'li isimden istifa çağrısı!
- Dilan ve Engin Polat çiftinin yargılandığı davada karar
- 'AK Partili bakan yardımcısının toplam maaşı...'
- Son mesai saatinde 4.5 milyonluk fatura kesilmiş
- Çorlu tren katliamı davasında karar!
- Soylu geri mi dönüyor?