Şehit ailesiyle Türkiye’yi konuşmak!

13 Eylül 2015 Pazar

Hatay’da, Suriye sınırında devriye nöbetindeyken açılan ateş sonucu şehit olan er Gökhan Çakır’ın İzmir Aliağa’daki cenaze töreni büyük bir kardeşlik havası içindeydi. Bu havayı yaratan öncelikle ailenin duruşu ve konuşmalarıydı.
Gökhan, son yolculuğa sadece Aliağa’dan değil çevre yerleşim yerlerinden de yoğun bir katılımla uğurlandı. Biz de cenaze namazının ardından mezarlıktaki şehitliğe yönelen kalabalığın içine aktık. Mezarlık sonrası da Çakır ailesinin Aliağa’nın doğu ucundaki evine gittik. Taziye çadırı art arda dolup boşalıyordu. Böylesi anlarda söylenecekler sınırlıdır. Daha çok ailenin sözleri biçimlendirir ortamı...
Baba Faruk Çakır, amca Kutbettin Çakır, iki kardeş, geniş ailenin öteki üyeleri büyük bir acıyı sırtlamışlardı. Gözyaşları çok sıkı örülmüş bir duvardan incecik bir hat bulup sızan suya benziyordu. Belli ki içte çok daha büyük bir gözyaşı barajı vardı. Çok azı gözlerin kıyısından sızıp akıyordu...

***

Çakır ailesi 14 yıl önce Muş’tan göçmüş. İzmir de dahil olmak üzere Aydın’dan Bursa’ya batı illerimizin büyük bölümünde Muşlu aileler var. Aliğa’nın kente giden yolla kırsal alan sınırında kurulu evlerinde ağırlıklı olarak hayvancılıkla geçiniyorlar. Aile geniş olduğu için kentte dükkân da var. Gökhan’ın şehit haberi gelmeden iki gün önce dükkân “terörü protesto edenler” tarafından taşlanmış!
Baba Faruk Çakır’la saat 13.00’ten 18.00’e dek ara ara yan yana geldik, oturduk, konuştuk... Akşam üzeri evin önünde artık tanışıklığımız da artınca sitemlerini sıraladı:
“Bakın hepimiz beraberiz... Bu sadece acımız nedeniyle olmuş bir buluşma değil... Burada Balkan göçmeni de çok, yerli de çok, biz de çoğuz... Kahvemiz bir... Siz niye Meclis’te bir araya gelip bu işi çözmüyorsunuz? Niye hep kendi aranızdaki ayrılıkları öne çıkartıp duruyorsunuz? Niye kavga ediyorsunuz? O Meclis niye kapalı?”
Amca Kutbettin Çakır girdi söze:
“Buraya her gelen kardeşiz diyor, kardeşliğimiz arttı diyor... Bu yeni bir şey değil ki... Bizim kahvemize gelip ülke bölünüyor diyenlere karşı çıktık, bu ülke bölünmez dedik... Bir birlikte yaşıyoruz, asıl siyasetçiler bir arada nasıl yaşayabiliriz diye baksınlar. Akan kanı durdurmak hepinizin sorumluluğundadır...”
Aile bunları söylerken ben bir yanlarında oturuyordum,MHPli Aliağa belediye başkanı da öteki yanlarındaydı.

***

Bu sütunlarda yeri geldikçe vurguladığımız bir gerçeği bir kez daha yerinde yaşadık; bu topraklarda bir arada yaşama bilincimiz, geleneğimiz, kültürümüz her şeye karşın hâlâ çok yüksek.
Gelen şehit haberleri insanı şaşırtırcasına toplumsal gerilimi daha da derinleştirecek motifler içeriyor. Aliağa’da oturan Muşlu bir ailenin şehit haberi almasının ardından nasıl bir ortamın oluşacağı elbette merak konusudur! Son günlerde ucu kutuplaşmaya dayanan gösteriler, eylemler dikkate alındığında bu konularda kuşku duymamak olanaksız.
Halen bir genci daha Dağlıca’da askerde olan Çakır’lar, acıyı adeta bağ eylemişler, her fırsatta kardeşliğe, birlikte yaşamaya, akan kanı durdurmaya vurgu yapıyorlar.
Onların verdiği mesajlardan başta siyasetçiler olmak üzere hepimizin alacağı dersler var.
Kürtçe ağıtlarla toprağa verilen Muşlu Gökhan, İzmir Aliağa şehitliğinde ayyıldızlı bayrağın altında yatıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları