Server Tanilli

Son Günlerde...

24 Ocak 2009 Cumartesi

Geçtiğimiz salı tarihsel bir gün oldu.

ABDnin 44. Başkanı Obama, and içerek göreve başladı.

Yeni Başkan da 2 milyona seslendi.

Başkan Barak Hüseyin Obamanın ABD Başkanlığına gelmesi, ABD demokrasisinin bir zaferi sayılıyor: Beyaz Saraya ilk kez bir siyahî oturuyor.

Yeni Başkan, konuşmasında, Parçalı geçmişimiz bir güçtür, zayıflık değil. Hıristiyanlar, Müslümanlar, Hindular, Yahudiler ve inanmayanlardan oluşan bir ulusuzdiyerek toplumun tüm kesimlerini kucakladı.

Müslüman dünyaya seslenerek şu söylediği de önemlidir: Ortak çıkarlara ve saygıya dayanan yeni bir yol arıyoruz. Sorunlar için Batıyı suçlayan liderler, biliniz ki, halkınız sizi ne ürettiğinizle yargılayacak! İktidarı; yolsuzluk, yalan ve muhalifleri susturarak elde edenler, biliniz ki tarihin yanlış tarafındasınız!

Bunalım yaratan açgözlülere söyledikleri de çarpıcıdır: Sorumsuzluk ve açgözlülük yüzünden ekonomimiz zayıfladı. Sadece zengini koruyarak ekonomiyi düzeltemeyiz. Silkinelim!

Şu da önemlidir: İklim felaketini aşarak dünyamızı yaşanır hale getirmeye çalışacağız”.

Amerikalılar ve dünya Bushtan kurtuluşun sevincini de yaşadı.

Savaşlardan ve ekonomik bunalımdan yılmış dünyanın umut olarak baktığı yeni Başkan, yeni bir dünyavaat ediyor, bir umuttur.

Ne var ki, Obamanın insan olarak düşünceleri ve duyguları ne olursa olsun, dizginlerini elinde tuttuğu sistemi bir yana koyamayız.

Özetle, ABD emperyalist bir ülkedir.

Emperyalizmin yasaları ve buyrukları vardır; başında kim olursa olsun, onu alır kendi buyruğuna sokar.

Bunun istisnası görülmemiştir.

Başkan Obamanın çileli yaşamı şimdi başlıyor.

Ne diyelim? Bol şanslar!

*

Adanada ve bir günlüğüne Mersine gittiğimizde, okurlarımızın -ısrarlı- soruları şu oldu: Türkiye nereye gidiyor?

Kaygılıydı ve karamsardı okurlar...

Sorular ve yanıtlar, hepsi AKPde düğümleniyordu.

Cumhuriyeti kuranların ideolojisi üç ilkeye dayanıyordu: Bağımsızlık, çağdaşlık ve laiklik.

1950’lerden başlayarak, iktidara gelen partiler sağda idiler ve Cumhuriyetin temel ideolojisinden saptılar. Ama hiçbiri, Cumhuriyete AKP kadar düşman olmadı.

AKP, yedi yıldır, İslamcı, yani dinci yolda...

Laikliğe olan düşmanlığı oraya vardı ki, alnında Anayasa Mahkemesinin kapatılma damgası ile dolaşıyor.

Bağımsızlık ve çağdaşlıktan payı da yüz kızartıcı...

Son birkaç yıldır da Cumhuriyetin kurumlarını, özellikle yargıyı yolundan çıkarma, kendi payına kullanma yanlışında: Aydınları sindirmek istiyor ve orduyu yıpratmakta.

Ergenekon soruşturması bu!

Son günlerde, bir de İsrailin Gazzeye -bağışlanmaz!- saldırısından yola çıkıp, Türkiyenin dış politikasında temel yönünden saptırmaya gidiyor ve diplomasinin kurallarını çiğniyor.

Türkiye, nasıl Hamasın yanında olabilir?

Son günlerde olan biten, şunu da ortaya koydu: AKPnin başındaki kişi, tam bir cehalet içinde. Çok biliyor numaralarında, ama adım başında yanlış yapıyor.

Yok mu AKP içinde, bir başka kişi başbakanlık edecek?

Daha da önemlisi, olan bitene karşı, AKPnin içinde neden bir ses, bir nefes yoktur?

Adam kıtlığı mı oradaki de?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye Nereye Gidiyor? 10 Ağustos 2009
Masal ve Gerçek... 7 Şubat 2009

Günün Köşe Yazıları